Dijital dönüşüm; küresel ekonomik dalgalanmalar, tedarik zinciri kırılmaları, artan rekabet baskısı ve hızla değişen müşteri beklentileriyle şekillenen yeni iş dünyasında artık işletmeler için bir seçenek değil, yaşamsal bir gereklilik haline geldi. Özellikle Türkiye ekonomisinin belkemiğini oluşturan KOBİ'ler açısından dijitalleşme; verimlilik artışı, maliyet optimizasyonu, ihracat potansiyeli ve sürdürülebilir büyüme için kritik bir kaldıraç olarak öne çıkıyor. Bugün KOBİ'lerin karşı karşıya kaldığı temel sorun yalnızca teknolojik altyapı eksikliği değil aynı zamanda süreçlerin standartlaşmaması, veri kültürünün kurumsallaşamaması ve dönüşümü üstlenecek insan kaynağının hazır olmaması. Bu nedenle Türkiye'de dijital dönüşüm süreci, salt bir teknoloji yatırımı olmaktan çıkıp, işletmenin tüm katmanlarını kapsayan bir yönetim modeli ihtiyacı doğuruyor.
DİJİTALLEŞMENİN ANAHTARI DDX
Tam da bu noktada TÜBİTAK TÜSSİDE tarafından geliştirilen Dijital Dönüşüm Değerlendirme Modeli (DDX), KOBİ'lerin mevcut durumunu objektif verilerle analiz eden, dönüşüm için net bir yol haritası ortaya koyan ve sektörel rekabet gücünü artırmaya yönelik ölçeklenebilir bir çerçeve sunarak öne çıkıyor. Türkiye'de farklı sektörlerde yapılan uygulama örnekleri, işletmelerin yalnızca teknoloji yatırım sıralamasını doğru yapılandırmakla kalmadığını aynı zamanda veri yönetimi, organizasyonel yetkinlikler ve süreç olgunluğu gibi kritik noktaları da güçlendirdiğini gösteriyor. KOBİ'lerin dijitalleşme seviyesinin ülkenin üretim gücü, ihracat kapasitesi ve küresel rekabetçiliğiyle doğrudan bağlantılı olduğu düşünüldüğünde, bu dönüşüm yolculuğu yalnızca şirketler için değil, aynı zamanda Türkiye'nin ekonomik geleceği için de stratejik bir önem taşıyor. Hem organize sanayi bölgelerinde kümelenme bazlı analiz imkanı sağlaması hem de kamu destek mekanizmalarıyla entegre çalışabilmesi nedeniyle DDX Modeli, Türkiye'nin dijitalleşme stratejisinde giderek daha kritik bir konuma yerleşiyor. Bu çerçevede Dijital Dönüşüm ve Sürdürülebilirlik Derneği (DDSDER) Başkanı Kadir Ceran'ın Platin'e yaptığı değerlendirme, Türkiye'de dijital dönüşümün artık ölçülebilir, yönetilebilir ve sürdürülebilir bir çerçeveye oturduğunu ortaya koyuyor. Ceran'ın paylaştığı örnekler, modelin özellikle KOBİ'lerin nereden başlaması gerektiğini netleştirmesi ve dijitalleşme yatırımlarının doğru önceliklendirilmesine katkı vermesi açısından önemli bir rehber olduğunu gösteriyor.
KOBİ'LER İÇİN DİJİTAL DÖNÜŞÜM ARTIK ERTELENEMEZ
Küresel mega eğilimler, pandemi süreci, ticaret savaşları ve sıcak çatışmaların iş yapış biçimlerini kökten değiştirdiğini söyleyen Ceran, bu yeni ekonomik iklimde dijital dönüşümün KOBİ'ler için 'ertelenemez bir zorunluluk' haline geldiğini belirtiyor. Ceran, sürecin sıkça sadece bir teknoloji projesi gibi algılanmasının ciddi bir yanılgı olduğunu vurgulayarak şöyle konuşuyor: "Üst yönetimin süreci sahiplenmemesi, veri kültürünün eksikliği ve dijitalleşmenin donanım-yazılım alımından ibaret sanılması, yatırımların potansiyelinin altında kalmasına yol açıyor." Türkiye'de dijital dönüşümün büyüme ve ihracat için kritik bir gereklilik olduğunu vurgulayan Ceran, "Doğru stratejiyle bu yolculuk sanıldığı kadar zor değil" diyor. Ceran, KOBİ'lerin dijitalleşme düzeyinin, Türkiye ekonomisinin genel rekabet gücünü belirlediğini söyleyerek dijitalleşmenin operasyonel verimlilik, maliyet düşüşü, yeni gelir kanalları ve müşteri memnuniyeti gibi alanlarda kritik etkiler yarattığını ifade ediyor. Bu nedenle dijital dönüşümün artık ulusal bir kalkınma hedefi olduğunu belirtiyor.
"GERÇEK SAHA VERİSİNE DAYANIYOR VE SOMUT YOL HARİTASI SUNUYOR"
Ceran, DDX Modeli'nin sahada hızla önem kazandığını belirterek şu değerlendirmeyi yapıyor: "DDX analizleri gerçek saha verisine dayanıyor. Firma mevcut durumunu net olarak görüyor ve dönüşüm için somut bir yol haritasına kavuşuyor." Bir yazılım ya da makine alındığında dijitalleşildiğini zanneden firmaların olduğunu söyleyen Ceran, asıl sorunun süreç haritalarında, veri yönetişiminde ve organizasyonel yetkinliklerde ortaya çıktığını anlatıyor. "Türkiye'nin dört bir yanında KOBİ'lerle çalışırken üç temel zorluk neredeyse her firmada tekrar ediyor" diyen Ceran, bu zorluklardan şöyle bahsediyor:
1-Dijitalleşme algısının teknoloji satın almaya indirgenmiş olması:
Firmalar çoğu zaman bir yazılım veya makine yatırımı yaptığında dijitalleştiğini düşünüyor. Oysa analiz sonuçları gösteriyor ki asıl eksiklik süreç haritalarında, veri yönetişiminde ve organizasyonel yetkinliklerde ortaya çıkıyor. Satınalma süreçleri bile kendi içinde entegre olarak yürümüyor.
2-Veri kültürünün zayıflığı:
Veri toplama, doğrulama ve analiz etme süreçleri kurumsallaşmış değil. Yönetici seviyesinde bile kararların önemli bölümü hâlâ sezgiye dayanıyor. Bu nedenle IoT, MES veya yapay zeka uygulamalarına geçiş gecikiyor.
3-İnsan kaynağının dönüşüme hazır olmaması: Ekiplerin rolleri, sorumlulukları ve dijital yetkinlikleri net tanımlanmamış durumda. Teknoloji hızlı ilerliyor ancak organizasyonel dönüşüm aynı hızda gerçekleşmiyor. 'Biz bu işi hep böyle yaparız duvarı' gibi kurumsal kültür engellerinin ilk başta kırılması gerekiyor. Değişim direnci, hata yapma korkusu ve silolaşma yaklaşımı yeni nesil dönüşüm projelerinde aşılması gereken önemli bir konu.
ÖNCELİKLER NETLEŞİYOR
Ceran; DDX'in sunduğu yol haritasının, KOBİ'lerin en temel ihtiyacını karşıladığını vurgulayarak, "Nereden başlanacağı, nasıl ilerleyeceği ve hangi KPI'larla ölçüm yapılacağı netleşiyor" diyor. Ceran, bu modelin dönüşümü nasıl hızlandırdığını şöyle açıklıyor:
* Öncelikler belirginleşiyor, kaynak israfı azalıyor,
* Veri altyapısı tamamlanmadan teknoloji yatırımı yapılmıyor,
* KPI'lar dönüşümü görünür kılıyor,
* Dijital liderlik ve süreç sahipliği netleşiyor, iç direnç azalıyor,
* Belirsizlik ortadan kalkıyor; kısa-orta-uzun vadeli plan yapılabiliyor.
DOĞRU PLANLAMA YAPILABİLİYOR
"DDX, sadece teşhis koyan değil; dönüşümü adım adım yöneten bir yönetim modeli" yorumunda bulunan Ceran'a göre organize sanayi bölgelerinde DDX kullanımı büyük potansiyel taşıyor. Aynı sektördeki firmalar birlikte değerlendirildiğinde ortak ihtiyaçlar da görünür hale geliyor. "Bu sayede OSB yönetimleri ortak altyapı ve enerji verimliliği projelerini çok daha doğru planlayabiliyor" diyen Ceran; modelin kalkınma ajansları, TÜBİTAK, KOSGEB ve AB programlarıyla entegre edilmesinin etkiyi artıracağını belirterek, "Bu yapı KOBİ'lerin dönüşüm maliyetlerini düşüren güçlü bir mekanizma yaratabilir" ifadelerini kullanıyor. Ceran, DDX'in yalnızca KOBİ'ler için değil, büyük işletmeler ve sanayi dışı sektörler için de ölçeklenebilir bir dönüşüm modeli sunduğunu, mevcut durumu netleştirdiğini, teknoloji yatırımını doğru sıraya koyduğunu ve insan kaynağı dönüşümünü hızlandırdığını aktarıyor.