SKD Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Ediz Günsel; dünya genelinde iklim krizinin etkilerinin her geçen gün daha görünür hale gelirken, yatırımcı ve tüketicilerin artık yalnızca ne kadar kâr edildiğine değil, çevresel ve toplumsal etkilere de baktığından söz ediyor. "Şeffaflık, hesap verebilirlik ve sürdürülebilirlik, iş dünyasında yeni değer haline geliyor" diyen Günsel, Dünya Bankası verilerine dikkat çekerek şu uyarıda bulunuyor: "Enerji, konut ve ulaşım sektörlerinin yeşil dönüşümü için mevcut 482 milyar dolarlık yatırım ihtiyacına ek olarak 'Dayanıklı ve Net Sıfır Yol Haritası' kapsamında 165 milyar dolarlık ek yatırım gerekiyor. Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması kapsamındaki sektörlerde ise 2053 yılına kadar yaklaşık 71 milyar dolarlık yatırım zorunlu. Bu rakamlar yalnızca çevre odaklı bir gereklilik değil; küresel ticarette rekabet gücümüzü korumak için stratejik bir hamle."
"FİNANS SEKTÖRÜ DÖNÜŞÜMÜN ANAHTARI"
Finansın rolünü vurgulayan Günsel, "Finans sektörü, bu dönüşümün hem anahtarı hem de hızlandırıcısı konumunda" diyerek şu bilgileri ekliyor: "BDDK verilerine göre, Türkiye'deki bankaların yüzde 94'ü çevresel ve sosyal sürdürülebilirlik alanında yazılı politika ve strateji belgelerine sahip. Bankaların yarısından fazlası iklimle bağlantılı finansal riskleri dikkate alıyor. Kadın istihdamında ise sektörün iş gücünün yarısının kadınlardan oluşması, sosyal etkilerin işin merkezinde olduğunu gösteriyor." 2023 itibarıyla bankaların yüzde 70'inden fazlasının Çevresel ve Sosyal Risk Değerlendirme uygulamalarını kullandığını söyleyen Günsel, "Bankacılıktaki dönüşümle ilgili olarak ise 2022'de bu değerlendirmeden geçen kredilerin toplam kredi portföyündeki payı yüzde 7 seviyesindeydi. Bazı bankalar ise yatırım projelerini, sektörel ve yapısal özelliklere göre özelleştirilmiş soru setleriyle analiz ediyor. Bu, bankacılıkta kararların artık 'yeşil lens' ile verildiğinin net bir göstergesi" yorumunda bulunuyor.
"SÜRDÜRÜLEBİLİR FİNANSMANDA MESAFE VAR"
SKD Türkiye'nin 2025 Kurumsal Sürdürülebilirlik Olgunluk Anketi sonuçlarını paylaşan Ediz Günsel, "Şirketlerin yalnızca yüzde 37'si sürdürülebilir finansman araçlarını aktif kullanıyor. KOBİ'ler ise daha kırılgan durumda. İklim krizinden daha fazla etkilenmelerine rağmen finansmana erişimleri sınırlı. Avrupa'da bile sürdürülebilir finansman yasaları KOBİ'leri tam kapsamıyor. Bu nedenle AB'de KOBİ Sürdürülebilir Finans Standardı gibi daha kapsayıcı çerçeveler öneriliyor. Türkiye'de de benzer yaklaşımlar ve kamu destekleri şart" diyor. Temmuz 2025'te yürürlüğe giren kanunu işaret eden Günsel, "Yeni İklim Kanunu; finansman akışlarının yönünü değiştirme, yatırımcıların risk algısını yeniden şekillendirme ve yeşil tahviller, sürdürülebilir krediler, sosyal etkili yatırımlar gibi araçların önünü açma potansiyeline sahip" diye belirten Günsel, "Bu fırsatı değerlendirebilmek için şirketlerin vakit kaybetmeden sürdürülebilirlik stratejilerini netleştirmesi, ESG kriterlerini süreçlerine entegre etmesi ve yeşil finansmana erişim için raporlama altyapılarını güçlendirmesi gerekiyor" ifadelerinde bulunuyor.
"TSRS İLE ULUSLARARASI GÜVENCE GELİYOR"
Günsel, raporlama standartlarının önemine de dikkat çekerek son olarak şunları söylüyor: "Türkiye, sürdürülebilirlik raporlamasında TSRS uygulamasıyla önemli bir adım attı. Dünyada bu standartları zorunlu hale getiren ilk ülkelerden biriyiz. 2024 raporlama dönemine ait TSRS raporlarını 2025 yılı içinde yayımlayacak 400'ün üzerinde şirket, verilerini sadece raporlamakla kalmayacak, aynı zamanda dış güvence süreçlerinden geçirerek güvenilirliğini de pekiştirecek."