Türkiye'nin enerji dönüşüm sürecinde hızla yükselen başlıklardan biri olan 5.1.j modeli, işletmelere şebekeden bağımsız güneş enerjisi yatırımı fırsatı sunarken, yenilenebilir enerji yatırımlarında da yeni bir sayfa açıyor. ENSİA Yönetim Kurulu Başkanı Alper Kalaycı, güneş ve rüzgar başta olmak üzere tüm temiz enerji alanlarındaki yatırım eğilimlerini, 5.1.j modelinin sektöre etkisini, enerji depolamanın geleceğini ve YEKA yarışmalarındaki beklentileri Platin'e değerlendirdi. Kalaycı, enerji üretimi kadar iletim ve altyapı yatırımlarının da acil ihtiyaç olduğuna dikkat çekerken, 2035 yılına uzanan yol haritasında Türkiye'nin yatırım ivmesini hızlandırması gerektiğini anlatıyor.
*Son dönemde enerji yatırımlarında 5.1.j modeline geçiş ön plana çıkıyor. ENSİA bu geçişi sektör geneli için nasıl değerlendiriyor?
ENSİA olarak bu modelin elbette destekçisiyiz. Kurulduğumuzdan bugüne, özellikle de güneş enerjisinde, finansal gücü ve fiziki koşulları olan her vatandaşımızın bir güneş enerjisi yatırımcısı olmasının önündeki tüm engellerin kaldırılmasını savunduk. Temmuz 2025 itibarıyla ülkemizin 120 bin Megavat (MW) sınırına ulaşan elektrik enerjisi kurulu gücü içerisinde, lisanslı ve lisanssız projeler toplamında Güneş enerjisi yaklaşık 23 bin MW pay alıyor. Bu yılın tamamında güneş enerjisinde 6 bin MW seviyesinde kurulu güç artışı öngörüyoruz. Kamu otoriteleri 2035 yılı için rüzgar ve güneş enerjisi özelinde 120 bin MW kurulu güç hedefi belirledi. Bunun 76 bin 900 MW'ı güneş enerjisinden gelecek. Mevcut kurulu gücümüz dikkate alındığında 2035'e kadar 54 bin 141 MW güneş enerjisi kurulu gücünü devreye almamız gerekiyor. Bu da yıllık ortalamada 5 bin 156 MW enerjiyi devreye almamız gerektiğini gösterir. Bu yılın verileri dikkate alındığında güneş enerjisinde hedeflere ulaşabileceğimizi söylememiz mümkün. Rüzgar enerjisinde lisanssız elektrik üretiminin kapsamının genişletilmesi, özellikle kendi tüketimini karşılamak isteyen sanayi tesisleri ve OSB'ler için büyük fırsatlar yaratıyor. Bu düzenleme hem yatırım süresini hem de maliyetleri azaltarak daha fazla yerli ve yabancı yatırımcıyı teşvik ediyor.
ALTYAPI SORUNLARI VE TRAFO KAPASİTE YETERSİZLİKLERİ
*Üretim tesislerinin şebekeye bağlanmasında altyapı yetersizlikleri ve trafo kapasiteleri ciddi sorunlar yaratıyor mu? ENSİA olarak bu teknik sınırlamaların çözümü için önerileriniz nelerdir?
Elbette yaratıyor ve bu durum Türkiye'de tüm temiz enerji yatırımlarının önündeki en önemli sorun... Bildiğiniz gibi Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK), rüzgar ve güneş enerjisi için Haziran 2025'e kadar toplam 40 GW kurulu güce sahip depolamalı elektrik üretim önlisansı verdi. Lisanslı projelerin 21.7 GW'lık kurul güce sahip 295'i depolamalı rüzgar enerji santrallerinden (RES), 18.3 GW güçteki 451'i ise depolamalı güneş enerji santrallerinden (GES) oluşuyor. Bunlardan gerekli yükümlülüklerini tamamlayanların üretim lisansı alım süreci de başladı. Yatırımların devreye girmesi ile birlikte bağlantı yetersizlikleri daha da görünür olacak. Bunun için enerji üretimi yatırımları ile birlikte ve eş zamanlı olarak iletim ve dağıtım altyapımızda hızlı bir iyileştirme ve kapasite artışını devreye almak zorundayız.
*Üyeleriniz arasında yer alan yatırımcıların 5.1.j ve diğer lisanssız üretim modellerine yönelik ilgisi ne düzeyde?
ENSİA'nın üye yapılanması sadece yatırımcı şirketlerden oluşmuyor. Ekipman ve teknoloji üretimi, mühendislik, EPC gibi çok farklı alanlarda faaliyet gösteren üyelerimiz var. 5.1.j Modeli ile işletmeler, kendi enerji ihtiyaçlarını karşılayabilecek, böylece enerji maliyetlerini azaltarak rekabet gücünü artırabilecek. Mevcut trafo kapasitesinden bağımsız kurulabilecek sistemler, çağrı mektubu alma süreçlerinde büyük kolaylık sağlayacak. Ek olarak 1 Ocak 2026'da devreye girecek Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması'na (SKDM) uyum açısından da büyük avantaj sunacak. Bu avantajlar, ülkemizin sorunlu olan yatırım iklimine nefes aldıracak başlıklar...
"TÜM KAYNAKLARIMIZ, YATIRIMLARLA DEĞERLENDİRMEYİ BEKLİYOR"
*Türkiye'deki yenilenebilir enerji yatırımlarını genel olarak değerlendirebilir misiniz?
Ülkemiz yenilenebilir enerji farkındalığı ve yatırımlarında, özellikle son on yılda tüm dünyanın dikkatini çeken bir başarı öyküsü yazıyor. 2035 yılı için belirlenen hedeflerimizi düşündüğümüzde ise önümüzdeki 10 yılda başta rüzgar ve güneş enerjisinde çok büyük bir yatırım ivmesi yaşayacağımız görülüyor. Ancak ülkemizin temiz enerji kaynakları sadece rüzgar ve güneşten ibaret değil. Jeotermal, biyokütle, yeşil hidrojen gibi çok önemli kaynaklarımız, yatırımlarla değerlendirilmeyi bekliyor.
*Türkiye'nin 2035 yılı için rüzgar ve güneş enerjisi toplamında belirlediği 120 bin megavat'lık (MW) kurulu güç hedefi doğrultusunda, sizce rüzgar endüstrisinde öncelikli olarak hangi adımların atması gerekiyor?
2035 yılı için rüzgar ve güneş enerjisi toplamında 82 bin 500 MW olan kurulu güç hedefi geçen yıl ekim ayında açıklanan yeni hedeflerle birlikte 120 bin MW'a çıkarıldı. İlk plana göre yaklaşık yüzde 50'lik artışın 76 bin 900 bin MW'ının Güneş, 43 bin 100 MW'ın ise rüzgar enerjisinden kaynaklanacağını öngörüyoruz. 2025 Haziran ayı sonunda rüzgar enerjisinde ulaştığımız 13 bin 390 MW kurulu güç düşünüldüğünde, önümüzdeki 10 yılda bugüne kadar yapılan yatırımın üç katının devreye alınacağını söylememiz mümkün. Türk rüzgar enerjisi sektörü, bu yılın Ocak ayında alınmaya başlanan bin 200 MW büyüklüğündeki Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanları (YEKA) başvuruları ile 2025 yılına iyimser bir başlangıç yaptı. 2024 yılında sadece 770 MW kurulu güç artışı sağlayarak potansiyelinin çok altında kalan rüzgr enerjisi sektörü, her yıl en az 2 bin MW YEKA yarışması yapılarak sonucunun açıklanmasını ve projelerin sahaya inmesini bekliyor. Önerimiz, önümüzdeki dört yıllık YEKA takviminin belli olması ve Bakanlığımız tarafından yerli ve yabancı yatırımcılara ilan edilmesidir. Bu tarihleri bugünden netleştirirsek, yatırımcıların önlerini görmeleri ve planlamalarını yapmaları mümkün olacak. Bir rüzgar türbini yaklaşık 8 bin parça ve komponentten oluşuyor. Ülkemiz iki buçuk sene gibi çok uzun bir süre YEKA yarışması yapmadı ve sektör adeta bekleme durumuna geçti. Bu yıl ile birlikte sektöre yeniden heyecan gelmiş durumda. Eğer bu projelerin devamlılığı sağlanırsa rüzgar enerjisi sektöründeki üreticiler, gelecek planlaması ve yeni yatırımları için önlerini daha iyi görmüş olacak.