Genç yeteneklerin sanatla büyüyen yolculuğu

Çocuk ve gençleri sahne sanatlarıyla buluşturan Çocuk Genç Sanat Tiyatro (ÇGST), kısa sürede hem yaratıcı bir eğitim modeli oluşturdu hem de Spiritua gibi güçlü sahne yapımlarına imza attı.

Çocukların ve gençlerin sanatla büyümesi, sahne üzerinde kendini ifade etmeyi öğrenmesi yalnızca estetik bir deneyim değil. Aynı zamanda hayat boyu sürecek bir kazanım. Bugün pek çok genç için sahne, hem özgüven hem disiplin hem de yaratıcılığın geliştiği bir alan haline geliyor. Bu dönüşümün arkasında ise sanatla gelişimi odağına alan yapılar var.

Bu yaklaşımın Türkiye'deki en güçlü örneklerinden biri olan Çocuk Genç Sanat Tiyatro (ÇGST), genç yeteneklere sahne üzerinde eşsiz bir alan açıyor. ÇGST'nin kurucu ortaklarından İdil Türkmenoğlu, Shakespeare tragedyalarını modern müzik ve dansla yeniden yorumlayan iddialı yapım Spiritua ile de hem bu yolculuğu hem de gençlerin sanatla kurduğu dönüştürücü ilişkiyi anlatıyor.

* Çocuklar ve gençlerin sanatla buluşması Türkiye'de hâlâ büyük bir ihtiyaçken, ÇGST tam da bu boşluğu dolduran bir yapı. Bu fikir ilk nasıl şekillendi ve bugün nereye evrildi?

Biraderler Yapım 2016 yılında ilk sahne yapıtlarını vermeye başladı. 2018'de de bu çatının altında çocuk ve gençleri tiyatro ve yan dallarıyla geliştirmek üzere Çocuk Genç Sanat Tiyatro'yu bir sosyal girişim olarak kurduk. Şehir Tiyatroları Çocuk Eğitim Birimi eski direktörü Yonca İnal'ı da ekibe dahil ederek Arda Aydın ile yola çıktık.

ÇGST bünyesinde 5-18 yaşları arasında çocuk ve gençler yaş gruplarına göre yapılandırılmış programlarda sahneyi ve oyunculuğu, dans, müzik, diksiyon, mimik, hareket ve görsel tasarım gibi yan disiplinlerle birlikte öğreniyor. Haftalık çalışmalar stüdyo ve sahne ortamında yapılıyor, gençler farklı atölye yürütücüleriyle temas ediyor, kamera önü oyunculuğu ya da dublaj gibi sahne dışı deneyimlere de adım atıyor.

ÇGST, sekiz sene önce çocukların sanatla büyümesi ve sosyal gelişimin desteklenmesi gibi amaçlarla kuruldu. Fakat bu süreçte çocuk ve gençlerin meslek olarak oyunculuğu seçtiklerinde gidebilecekleri yarı-zamanlı konservatuvar gibi profesyonel bir yapı olmadığını gördük. Bu noktada yarı-zamanlı konservatuvar fikrinin altını çizmek gerek. Çünkü tiyatro alanında bu tip bir yapı ne daha önce ne de şu anda ÇGST dışında kurulmuş değil. Biz bu fikri her yaştan çocuk ve genç için ulaşılabilir kılmaya gayret ettik ve başardık. Bugün evrimleşerek profesyonel alana, sahneye, reklam ve çeşitli dijital içeriklere, seslendirme stüdyolarına yetenek de yetiştiren bir platform haline geldik. Yüzlerce çocuğa bir anlamda meslek kazandırdık.

Biz 'yıl sonu gösterisi' yapmak yerine uygun olan gençleri projelere, ana şirketimiz olan Biraderler Yapım'ın prodüksiyonlarına dahil ediyoruz. On birinci ve son prodüksiyonumuz Spiritua bu senenin en öne çıkan sahne işlerinden biri oldu.

* ÇGST'den geçen bir çocuk ya da genç yalnızca sahne değil, hayata dair pek çok beceri kazanıyor. Peki bu yolculuğun kişisel gelişimde nasıl bir karşılığı var?

Burada özgüven, disiplin ve etik değerlere karşı hakimiyet kazanır. Çocukların ya da gençlerin arzusu hangi yönde olursa olsun; ister sanat alanında bir meslek edinsin ister pozitif bilimler, ister matematik, tıp ya da mimarlık, mühendislik, işletmecilik; işte kendini en iyi şekilde ifade edecek araçlara sahip olur. Yani bedenini iyi kullanmayı öğrenir. Topluluk içinde duruşuyla, diksiyonu, konuşmasıyla fark yaratır. Ses kullanımı daima farklılığını belli eder. Disipliniyle ön plana çıkar. Bir sanatçının, özellikle de sahne sanatlarıyla uğraşan bir sanatçının bir sporcudan farkı yoktur, çünkü elindeki yegâne malzemesi kendi bedenidir. Çocuk ve gençler kendi bedenlerini en iyi şekilde kullanır ve hareket eder.

Aileler de sürecin önemli bir parçası. Düzenli süpervizyonlarla gelişim sürecini paylaşıyoruz; bu konuda profesyonel danışmanlarımız bize pedagojik destek sağlıyor. Çocuk ve gençler için güvenli, özgür, disiplinli ve sahici bir alan açmaya çalışıyoruz.

Ailelere ÇGST'yi sorduğumuzda, en önce disiplin diyorlar. Düzenli olarak çalışmalara katılan, bizimle bir zaman geçiren ÇGST çocuk ve gençleri yaşamını, zamanını, işlerini organize edebilen insanlara dönüşüyorlar. Çok yönlü atölyeler sayesinde bir gencin ilgi alanı genişliyor: belki başta sadece oyuncu olmak isterken, sonra seslendirme ya da sahne arkası tasarımına yöneliyor. Yani gençlerin oyuncu olmasalar bile sanatsever ve iyi bir izleyiciye dönüşmesini, farklı olasılıkları keşfetmesini sağlayan esnek ve kapsayıcı bir ortam sunuyoruz. Kısacası iyi insanlar yetiştirmeye destek olmak istiyoruz.

* ÇGST yalnızca eğitim veren bir platform değil, gençleri gerçek projelere taşıyan bir yapı. Bu yaklaşımın en çarpıcı örneklerinden biri Spiritua oldu. Spiritua nasıl bir proje, nasıl bir sahne deneyimi sunuyor?

Spiritua, Biraderler Yapım ve ÇGST'yi birlikte kurduğumuz Arda'nın 'gençlerin enerjisini sahneye taşıyarak, müziği, dansı ve klasikleri birleştirdiği çağdaş bir tiyatro' projesi. William Shakespeare tüm zamanların en bilinen ve eserleri en çok sahnelenen oyun yazarı. Yazdığı eserler pek çok kez modern yorumlarla sahneye taşındı. Pek çok opera, bale yorumları yapıldı ancak Spiritua tüm bu yorumların dışında bir iş oldu. 9 yaşından 18 yaşına kadar çocuk ve gençler modern zamanların en beğenilen popüler şarkılarından bazılarıyla sahnede 1 saat 15 dakika boyunca hiç durmadan dans ediyor, Shakespeare'in beş büyük tragedyasından — Hamlet, Macbeth, Othello, Kral Lear, 3. Richard — en bilinen tiratları koro halinde aktarıyor ve bunu Troya Savaşının efsanesiyle bağlayan bir metinle seyirciye aktarıyor. Aslında çağların ve özellikle modern zamanın temel sorunu "savaş" konusuna kendi açılarından bir yorum getiriyorlar Shakespeare'in sözleriyle. Müthiş bir koreografiyle yeniden yorumluyorlar savaş meselesini. İzleyenlerin ben de bunun içinde olmak istiyorum dediği bir gösteri sunuyorlar. En iddialı oyuncunun bile yapamayacağı bir performansı, 1 saat 15 dakika boyunca bir damla su içip nefes arası almadan aynı anda sahneye çıkıp aynı anda selam verip bitirerek tamamlıyorlar. Bu gerçekten çok zor bir iş ama çocuk ve gençlerin enerjisi ve en önemlisi sahne tutkularıyla mümkün hale geliyor. Ve iddia ediyoruz, dünyada şu anda bu çapta bir oyun yok.

* Spiritua'nın genç bir kadroyla bu kadar güçlü karşılık bulması dikkat çekiyor. Hem izleyicide hem tiyatro ortamında bu yapımın nasıl bir etki yarattığını gözlemliyorsunuz?

Bu bir 'çocuk oyunu' değil, aslında yeni kuşağın estetik algısıyla, modern sahne diliyle sahnelenen bir müzikli gösteri. Sadece oyuncuları genç. Spiritua, hem gençlerin sınırlarını zorluyor hem de Türk tiyatrosuna 'ezber bozan', 'yeni nesil seyirci ve üretici' anlayışı kazandırıyor. Gençlerin enerjisi, güncel dili ve estetiği sahneye taşınmalı. Bu anlamda Spiritua ile hem tiyatroyla arası olmayan gençleri tiyatro salonlarına çekmek ve izleyici sayısını genişletmek, hem de 'gençlik tiyatrosu' kavramını Türkiye'de yaygınlaştırmak istiyoruz. Yaygınlaştırmak istiyoruz, çünkü genç nüfusun tiyatroya ve sahne sanatlarına, sahne sanatları ve tiyatronun da onlara ihtiyacı var.

Spiritua başladığı Mayıs sonundan itibaren 8'inci temsilini yaptı. 45 kişilik hepsi farklı okullarda öğrenci olan ve bu yıl henüz birkaçının konservatuvar öğrencisi olduğunu söylemekten gurur duyduğumuz gençleriyle bu kadar çok sayıda ve İstanbul'un en çok talep gören salonlarında oynamaları biz göre büyük başarı. Şu ana kadar 4000'in üzerinde seyirciye ulaştılar. Oyunda ünlü isim olmamasına rağmen bu sayı gerçekten dikkat çekici. Bu da gençlerin kendi başarısı. 4 Aralık'ta Kartal Bülent Ecevit Sahnesinde, 21 Aralık'ta Bakırköy Leyla Gencer Opera ve Sanat Merkezinde oynayacaklar. Yediden yetmişe herkesi bu eşsiz gösteriye bekliyoruz.

* ÇGST'nin bugün birçok gence kapı açtığını görüyoruz. Peki bundan sonrası için hedefleriniz neler, nasıl bir gelecek planlıyorsunuz?

Ortağım Arda Aydın ile birlikte bu yola çıkarken, 10 yılda 10 bin çocuk ve gence ulaşarak dağılan kültür sanat anlayışını sahne sanatları aracılığıyla toparlayabilsek keşke demiştik. Bugün ÇGST, çocuk ve gençler için sanat ile ilgili etkinliklerde 'ilk akla gelen' platform oldu. Düzenli atölyelerle, çeşitli kurumsal projelerle, etkinliklerle ve tabii Biraderler Yapım prodüksiyonları ile bugün 100 binleri aştık. Yakında kendimize ait daha büyük bir mekânda, kendimize ait bir sahnede olmak istiyoruz. Yeni büyük sahne prodüksiyonları ve dijital içerikler üzerine çalışıyoruz ve çocuk ve gençlerin kendi akıllarını ortaya koyduğu nitelikli işler çıkarıyoruz.

* Sanat ekonomisi üzerine yaptığınız tespitler çok çarpıcı. PLATİN okurlarına, sahne sanatları ve gençlere yatırım konusunda nasıl bir perspektif bırakırsınız?

Sanat ekonomisi üzerine çok sıkı kafa yoran bir ekibiz. İstanbul, gün içinde gelenlerle birlikte 30 milyonu aşan, sabit nüfusu ise yaklaşık 20 milyon olan bir şehir. Buna rağmen sahne sanatlarında toplam koltuk sayısı 50 bini bile bulmuyor. Çoğu kamunun elinde olan bu sahnelerin ve koltuk sayısının bu denli az olması aslında bu anlamda talep olmadığını da ortaya koyuyor. Ancak rakamlar gösteriyor ki, nitelikli sanat işleri her zaman seyirci çekiyor ve bazen daha büyük mekanlara ihtiyaç duyulması da bu yüzden. Yatırım yapmak ve yapılan yatırımın geri dönüşü anlamında çok imkanlı bir alan sahne sanatları. Hem mekan, hem de iş üretmek için yapılan yatırımlar, bizim amaçlayıp becermeye çabaladığımız nitelikli işler gibi üretimlerle çok çabuk geri dönüş sağlıyor. Yatırımcı da hem sanata katkıda bulunuyor hem de şehrin ve ülkenin kültürel kimliğine bir harf daha eklemiş oluyor.

Aslında çocuk ve gençleri sanat ile yoğun biçimde buluşturmak en önemli yatırım; bir toplumsal yatırım. Gençleri sahneye taşımak, onların sesini duyurmak, onların potansiyeline alan açmak çok önemli. Bir toplumun geleceği, gençlerin hayal kurabilme kapasitesiyle şekillenir düsturuna inanıyoruz.

EN ÇOK OKUNANLAR