Sektörler

12 Aralık 2025 10:30

Geleceğin sınıfı: Akıllı ve kişiselleştirilmiş öğrenme ekosistemleri

2026 yılında, sohbet robotları öğrenmenin ayrılmaz bir parçası haline gelecek. Yapay zeka destekli bu asistanlar, cebinizde bir öğretmen taşıyormuş gibi... Akıllılar, her zaman günceller ve en önemlisi sizi anlıyorlar.

Edtech sektörü, günümüzde eğitimin geleceğini şekillendiren en önemli inovasyon alanlarından biri haline geldi. Dijital öğrenmenin hem okul çağındaki öğrencilerde hem de yetişkinlerin mesleki gelişiminde yaygınlaşması, eğitimin erişilebilirliğini ve kişiselleştirilmesini artırıyor. Geleneksel sınıf eğitimi, öğretmen merkezli yaklaşımlar ve sabit müfredatlarla sınırlı kalmıyor; dijital platformlar sayesinde her öğrenci kendi hızında ve öğrenme stiline uygun şekilde ilerleyebiliyor. Bu da öğrenme motivasyonunu artırırken, öğretim süreçlerini daha verimli ve etkileşimli hale getiriyor. Aynı zamanda okullar ve kurumlar, uzaktan eğitim, hibrit ders modelleri ve dijital içerik yönetimiyle operasyonel maliyetleri azaltabiliyor ve daha sürdürülebilir bir eğitim altyapısı kurabiliyor. Türkiye özelinde de edtech, stratejik bir odak alanı. Milli Eğitim Bakanlığı ve Sanayi Bakanlığı iş birliğiyle Eğitim Teknolojileri Kuluçka ve İnovasyon Merkezi (ETKİM) gibi yapılar kuruluyor; yaklaşık 45 girişim ve Ar-Ge personeli bu merkezde eğitim teknolojileri üzerine çalışıyor. İnovatif gelişmeler de hız kazanıyor. Yapay zeka destekli öğrenme uygulamaları öğrencilerin katılım oranlarını anlamlı biçimde artırıyor, mobil öğrenme çözümleri esneklik sağlarken, veri analitiği platformları eğitmenlere öğrenme süreçlerini iyileştirme konusunda stratejik içgörüler sunuyor. Bu sayede edtech sadece bugünün eğitimi için değil, geleceğin öğrenme ekosistemini kurmak için de kritik bir role sahip.

HIZLI BÜYÜME VE PAZAR GENİŞLEMESİ

Araştırma şirketi Fact.MR raporu, edtech pazarının 2025'ten 2035'e kadar olan büyüme öngörüleri ve teknoloji trendleri üzerine kapsamlı bir analiz sunuyor. Edtech pazarının 2025'te yaklaşık 285 milyar dolar olduğu öngörülüyor ve 2035'e kadar 650.3 milyar dolar seviyesine ulaşması bekleniyor. Bu, 2025-2035 dönemi için yüzde 8,6 bileşik yıllık büyüme oranı (CAGR) anlamına geliyor.

EĞİTİMİN GELECEĞİ

*2035'e kadar gelişmiş ve özelleştirilmiş eğitim donanımlarına olan talebin artacağı öngörülüyor.

*K-12 segmentine yönelik interaktif sistemler, mobil öğrenme çözümleri ve bulut tabanlı platformlar pazar büyümesinin önemli bir parçası olacak.

*Kurumsal eğitimde de edtech çözümlerinin kullanımı artacak; özellikle sürekli eğitim ve yeniden beceri kazandırma (reskilling) alanlarında talep büyüyecek.

*Generative AI (üretken yapay zeka) ve makine öğrenimi destekli öğrenme sistemleri sayesinde öğrenciler için kişiselleştirilmiş içerikler ve yol haritaları oluşturulacak.

*Öğrenme analitiği ve veri temelli değerlendirme sistemleri, öğrencinin performansını gerçek zamanlı izleyerek geri bildirim ve müdahale mekanizmalarını güçlendirecek.

*Immersive (daldırıcı) öğrenme deneyimleri (VR, AR, simülasyon) edtech çözümlerinin stratejik bir parçası olarak öne çıkıyor.

*Bu teknolojiler özellikle beceri tabanlı eğitim (örneğin tıp, mühendislik) ve uygulama gerektiren alanlarda yüksek verim sağlayacak.

*Asya Pasifik bölgesinin edtech yatırımında ve benimsenmesinde önemli bir rol oynayacağı tahmin ediliyor.

*Ayrıca, dijital eğitim altyapısına sahip olmayan bölgelerde hükümet destekli dijital öğrenme altyapıları ve hibrit eğitim modellerinin yaygınlaşması bekleniyor.

EDTECH TÜRKİYE & TESTED CTO'SU BERKAY BATALLI: EĞİTİM TEKNOLOJİLERİ YENİ BİR EŞİK AŞIYOR: 'ÖĞRETEN DEĞİL, ÖĞRENENİ TANIYAN SİSTEMLER

Günümüzde eğitim teknolojileri her ne kadar hızla gelişse de, kalıcı bir dönüşümün yalnızca araçlarla değil, zihniyetle mümkün olabileceği giderek daha net ortaya çıkıyor. "Eğitimde dijital dönüşümün sadece altyapıyla başarılamayacağını vurgulayan Batallı; "Bir okul ya da şirket dünyanın en iyi dijital altyapısına sahip olabilir ama öğrenmeye bakış değişmiyorsa sonuç değişmez" diyor. Bu noktada üç faktörü kritik olarak tanımlıyor: Kültürel uyum, veriye dayalı kararlar ve insan odaklı deneyim.

Batallı, Türkiye'nin Edtech alanındaki rekabet gücünü ise şöyle özetliyor: "Bu topraklarda iki büyük avantaj var: Uyum ve yaratıcılık. Sınırlı kaynaklarla büyük çözümler üretebilen, kullanıcıya hızla adapte olabilen bir girişim ekosistemiyiz. Türkiye'deki gençler dijital öğrenme araçlarıyla iç içe. Bu, yerli inovasyonlar için doğal bir kullanıcı tabanı demek."

"YERLİ EDTECH'İN EN BÜYÜK GÜCÜ: BAĞLAMI ANLAMAK"

Eğitimde fırsat eşitliğinin yalnızca cihaz ve internetle sağlanamayacağına dikkat çeken Batallı; "Dil, kültür ve pedagojik yaklaşım bu denklemde kritik. Yerli çözümler, öğrencinin gerçek yaşam koşullarını dikkate aldığında hem bölgesel hem küresel ölçekte ilham verici modeller ortaya çıkabilir. Türkiye sadece teknolojiyi kullanan değil, öğrenme teknolojisini tanımlayan ülkeler arasına girebilir. Eğitim teknolojilerinin gücü, insanın potansiyelini görünür kılmakta yatıyor. Teknolojiyle insan arasındaki bağı doğru kurabilirsek, öğrenme bir hedef değil; sürekli bir yolculuk olur. Türkiye bu vizyonla hareket ettiğinde 'sadece bir pazar değil, küresel öğrenme teknolojileri üreten bir merkeze dönüşebilir" diyor. Son olarak ise, "Öğrenme, artık sadece bir sınıfın içinde ya da bir ekranın karşısında gerçekleşmiyor; hayatın her anına yayılmış durumda. Eğitim teknolojilerinin gücü de tam burada: İnsanın potansiyelini görünür kılıyor. haline gelecek" yorumunda bulunuyor.

(Edtech Türkiye & Tested CTO'su Berkay Batallı)

DEEPP.AI KURUCUSU ZAFER DEMİRKOL: HERKESE UYAN TEK BEDEN YAKLAŞIMI SONA ERDİ

Günümüzde yapay zeka, yalnızca dijitalleşmenin bir parçası değil; eğitimden üretime, yönetimden iş gücüne kadar tüm sistemleri yeniden tanımlayan yeni nesil bir altyapı gücü olarak karşımıza çıkıyor. deepp.ai Kurucusu Zafer Demirkol, yapay zekaya ilişkin mevcut yaklaşımların yetersiz olduğunu vurguluyor: "Yapay zekayı tek bir 'araç' olarak değil, internetin kendisi gibi kapsayıcı bir 'ekosistem' olarak görmeliyiz. Akıllı öğretici sistemler, adaptif öğrenme platformları ve üretken yapay zeka asistanları bu büyük yapının sadece birkaç parçası." Demirkol, "Piyasadaki birçok çözüm, eğitim kurumlarının ya da şirketlerin gerçek ihtiyaçlarını karşılamaktan uzak" değerlendirmesinde bulunurken, "Herkese uyan tek beden yaklaşımı, kurumların özgün pedagojik ve operasyonel gereksinimlerini karşılamıyor. Bu esnek olmayan yapı, yapay zekanın gerçek potansiyelini kilitliyor" diyor.

"ÖĞRETMENİN ROLÜ DEĞİŞİYOR: BİLGİDEN BİLGELİĞE"

Demirkol, yapay zekanın geliştikçe eğitimde rol dağılımını da dönüştürdüğünü söylüyor: "Öğretmen artık sadece bilgi aktaran değil; 'öğrenme tasarımcısı', 'veri analisti' ve 'mentor' rolüne bürünüyor. Öğretmen, yapay zeka platformlarının sunduğu performans panolarını okuyarak öğrenciler için veriye dayalı müdahalelerde bulunacak. Asıl zamanını ise eleştirel düşünme, iş birliği, sosyal beceriler gibi yapay zekanın henüz öğretemediği insani yetkinliklere ayıracak." Demirkol, yeni dönem vizyonunu ise şöyle özetliyor: "Gelecek, yapay zekanın yönettiği dinamik bir yetkinlik ekosistemidir. Bu modelde yapay zeka bireylerin beceri açıklarını tespit edecek ve onlara üniversitelerden şirket içi eğitimlere kadar farklı kaynaklardan alınabilecek modüler 'mikro-bilgileri' önerecek. Bu dönüşüm artık ertelenemez. Bu çağ, 'bir kez eğitim al, ömür boyu çalış' dönemini bitirdi. Yerine 'sürekli öğrenme mentalitesini' koydu. Geleceğin iş gücünü şikayet ederek beklemeyeceğiz. Onu bugünden tasarlayacağız. Bu hepimizin ortak sorumluluğu."

(deepp.ai Kurucusu Zafer Demirkol)

EN ÇOK OKUNANLAR