USD

-
-%

EUR

-
-%

GBP

-
-%

ALTIN GR

-
-%

BIST 100

-
-%
Ozan Özkural

YAZARLAR

2.03.2020 13:32:00

Rüzgar neden yavaş esiyor?

Türkiye başta olmak üzere Avrupa’da kadın yönetim kurulu üyeliklerinin artması için ciddi bir çaba sarf ediliyor. Bu iyi bir atılım olmakla birlikte, bu alanda kotaların getirilmesi bazen zorluklar doğurabiliyor.

Günümüzde hemen hemen her alanda sorgulanmadan kabul edilen değişim rüzgarları, neden şirketlerin yönetim kurullarında, mevzu bahis cinsiyet olunca, yavaş esiyor? Akıllı ve vizyon sahibi patronlar ya da hissedarların, şirketlerinin en üst yönetim mercilerinde farklı görüş ve tecrübeleri bir araya getirme konusunda bir tereddütleri olmamasına rağmen, cinsiyet farklılığının getirisi konusunda fikirlerinin değişmesinin zaman aldığı bir gerçek. Yapılan araştırmalara göre yönetim kurulu dinamiğinin değişmesi için en az 3 kadın yönetim kurulu üyesine ihtiyaç duyuluyor. 

Yönetim kurulu üyeleri arasında yüzde 20’si ve üzeri kadın olan halka açık şirketlerin operasyonel ve hisse performansları ise diğerlerine göre daha yüksek. 
Bununla beraber Türkiye başta olmak üzere Avrupa’da kadın yönetim kurulu üyeliklerinin artması için ciddi bir çaba sarf ediliyor. Bu iyi bir atılım olmakla birlikte, bu alanda kotaların getirilmesi bazen zorluklar doğurabiliyor. Keza; zoraki bir şekilde değil, doğal bir biçimde önlerinde hiçbir ‘camdan tavan’ olmadan kadınların da bilgi ve becerileri doğrultusunda yönetim kurullarına girmesi çok daha sağlıklı ve sürdürülebilir bir ortam yaratacak. 

ETKİLİ LİDERLİK 

Son 10 yılda kadın üyelerin sayısı, ciddi bir tırmanış sergilese de büyüme yavaşlamış durumda. Yapılan araştırmalara göre bunun en önemli sebeplerinden biri, yönetim kurullarında bulunmalarına ek olarak bu bünyede gerçek anlamda etkili liderlik pozisyonlarına henüz istenen ivmede girememeleri...Yönetim kurullarının içindeki en etkili görevlerinin, değişik komiteler bünyesinde bulunduğunu göz önünde bulundurduğumuzda, halen çoğu kadın yönetim kurulu üyesinin bu komitelerde olmaları gerektiği kadar yoğun bir şekilde görev almadığını görüyoruz. 

Yazılı kurallar dışında ve daha ziyade teamüller çerçevesinde yapılanmış yönetim kurulu güç dengelerinin bulunduğu yönetim kurullarında, kadın üyeler de zaman içinde hak ettikleri konuma gelecekler. Bu önemli kırılma noktası ne kadar çabuk aşılırsa, şirketlerin yönetimi de bir o kadar sağlıklı hale gelecek.

AVRUPA STANDARTLARINI DA GEÇECEĞİZ 

Türkiye ve Türk şirketlerine gelince; hâlâ Avrupa normlarının altında bir seviyede ilerlememize rağmen arayı kapatmaya başladığımızı söyleyebiliriz. İşin güzel tarafı ise bunun için son zamanlarda artan bir ivme ile yapılan atılımların çoğalması. Türkiye’deki yönetim kurullarındaki kadın sayısının artması ve tecrübeli -kadın ve erkek- yönetim kurulu üyelerinin yeni üye ve gelecekte üye olması, muhtemel adaylara aktif olarak mentorluk yaptığı STK’ların da çoğalması ile Avrupa standartlarını yakalayacağımız ve muhtemelen de geçeceğimiz günlerin çok uzakta olmadığını söyleyebiliriz. 

Zorlu bir ekonomik konjonktürde bulunduğumuzu göz önünde bulundurursak, şirketlerin yetenekli kadın yönetim kurulu üyelerinin değişik ve değerli perspektiflerinden olabildiği kadar çok faydalanmaları gereken bir dönemde olduğumuzu söyleyebilir ve bu alanda atılan doğru adımların hızlanarak devam etmesini temenni ederim.