USD

-
-%

EUR

-
-%

GBP

-
-%

ALTIN GR

-
-%

BIST 100

-
-%
Doç. Dr. E. Sare  Aydın

YAZARLAR

1.12.2020 03:49:00

Kadınlar, iş hayatında güçlendirilmeli

UNWOMEN’ın hazırlamış olduğu rapora göre; salgından önce 206 milyon kadın fakirlik sınırında yaşarken, ilerleyen zamanlarda bu sayının tahmini olarak 232 milyona çıkması bekleniyor. Kadınların yoğunluklu olarak çalıştığı hizmet sektörü, perakende ticaret, turizm-otelcilik gibi sektörler salgından en büyük darbeyi alan sektörler.

Bir sağlık krizi olarak başlayan pandemi süreci dünya üzerinde yaşanılan diğer salgın dönemlerinde de olduğu gibi ekonomileri, yönetim şekillerini, sosyal düzeni ve yaşam biçimlerini derinden sarsmaya devam ediyor. Ülkeler sağlık alanında ciddi birer sınav verirken insanlar da bu büyük krizi bireysel olarak nasıl atlatabileceklerini ve krizin ne olduğunu anlamaya çalışıyorlar. 

KÜRESEL ÖLÇEKTE EKONOMİK KÜÇÜLMENİN YÜZDE 4,4 DÜZEYİNDE OLABİLECEĞİ ÖNGÖRÜLÜYOR

Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) son verilerine göre, 2020’nin sonuna kadar salgının küresel ekonomik kaybının 28 trilyon doları bulabileceği, küresel ölçekte ekonomik küçülmenin yüzde 4,4 düzeyinde olabileceği öngörülüyor. Bu küçülmeden en büyük payı ise gelişmiş ülkeler alacak. Özellikle Avrupa ve ABD’nin derinden etkilendiği kriz sonucunda tahminlere göre İspanya yüzde 12,8; İtalya yüzde 10,6; Fransa’ ve İngiltere ise yüzde 9,8’lik bir küçülme yaşayacak. Avrupa Birliği’nin bu ekonomik çözülme karşısında izleyeceği tutumun ve yaşanan bu travmanın, dünyayı sosyo-politik ve ekonomik anlamda nasıl etkileyeceği ciddi soru işaretleri ile dolu. 

G20 ZİRVESİ’NİN GÜNDEMİ DE PANDEMİ SÜRECİ ÜZERİNDEN ŞEKİLLENDİ

Uluslararası arenada gerçekleşen büyük dünya zirvelerinin ana gündem maddeleri de bu eksende pandemi sonrasında devletlerin ve bireylerin yeni sosyo-politik ve ekonomik düzene nasıl ayak uyduracağı ile ilgili politikaları oluşturmak ile ilgiliydi. Bu sene 20-21 Kasım tarihlerinde Suudi Arabistan’nın dönem başkanlığında yapılan G20 Zirvesi’nin gündemi de pandemi süreci üzerinden şekillendi. Türkiye W20 (Kadın-20) Türkiye Delegasyonu olarak diğer katılımcı ülkelerin delegeleri ile birlikte bu büyük değişimin kadınların çalışma hayatlarını ve iş dünyasındaki yerlerini nasıl etkileyeceğine yönelik tartışmalar, ana gündem maddemiz oldu. 2015 yılında G20’nin bir alt komisyonu olarak Türkiye Dönem Başkanlığı sırasında Sayın Cumhurbaşkanımızın inisiyatifinde kurulan W20; küresel ekonomide daha güçlü bir büyüme ve BM 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Planı hedeflerine ulaşabilmek adına kadının ekonomideki yerinin sağlamlaştırılması çok büyük önem arz ediyor. Cinsiyet eşitliğinin gözetilerek kadının ekonomiye dahil edilmesi, küresel GSYİH’ye yüzde 26 oranında bir artış sağlıyor. Ülkemiz merceğinden bakarsak, 2025 yılına kadar kadının ekonomiye dahil edilmesi ülke GSYİH’sine yüzde 12 oranında bir katkı sunacak.  Dünya nüfusunun yarısını oluşturan kadının, iş hayatına aktif katılımının önündeki engeller ise hâlâ çözüm bekliyor. Bu anlamda W20’nin kuruluşu hem kadının insan haklarının güçlendirilmesi hem de daha dengeli ve adaletli bir ekonomik kalkınmayı hayata geçirebilmek adına atılan muazzam bir adım oldu.  2015 yılında Türkiye W20 Komisyonu’nda yer alan KADEM, KAGİDER ve TİKAD olarak öncelikli alanlarımız; kadının iş gücüne aktif katılım oranının artırılması, kadın girişimciliğinin teşviki, mobbing ve cam tavan gibi engellere uygulanacak yasal yaptırımlar, kadın ve erkek ücret farklılığının giderilmesi ve üst düzey pozisyonlarda kadın oranın artırılmasıydı. 

W20 gibi uluslararası bir platformda kadına dair problemlerin çözümünde nitelikli sonuçlar almak, dünya ülkeleri ile birlikte bölgesel ve bütüncül bir şekilde hareket etmek son derece önemli. Bu anlamda ülkemizin de 2023 yılı hedeflerine ulaşmasını hızlandıran bu etkinin, politikalarımıza yansıdığını görebiliyoruz. 

PANDEMİ, KADINLARIN EKONOMİK HAYATINI DAHA DERİNDEN ETKİLEDİ

Pandemi sürecinin, ekonomik ve sosyal dengeleri değiştiren etkilerini cinsiyetler üzerinden okuduğumuzda kadınların ekonomik hayatını erkeklere nazaran daha derinden etkilediği ve etkileyeceği bir gerçek. UNWOMEN’ın hazırlamış olduğu rapora göre; salgından önce 206 milyon kadın fakirlik sınırında yaşarken, ilerleyen zamanlarda bu sayının tahmini olarak 232 milyona çıkması bekleniyor. Kadınların yoğunluklu olarak çalıştığı; hizmet sektörü, perakende ticaret ve turizm-otelcilik gibi sektörler, salgından en büyük darbeyi alan sektörler. Diğer bir açıdan baktığımızda ise karar alma mekanizmalarında ve üst düzey yönetici kademelerinde kadın oranın azlığı, alt kademelerden başlayan işçi çıkarımlarında kadınların ilk gözden çıkarılan kesim olmalarını kolaylaştırıyor. Bu bağlamda, W20 Delegeleri olarak üye devletlere sunulmak üzere hazırlanan W20 Bildirisi’nde acil olarak gündeme alınmak üzere öncelikli 6 madde üzerinde durduk. Bunlar; iş gücüne katılım, dijital katılım, finansa katılım, karar alma mekanizmalarında, girişimcilik ve G20 hesap verilebilirliği... Bu başlıklardan yola çıkarak pandemi sürecinde kadının ekonomik adaptasyonunu güçlendirecek, finansa erişimini kolaylaştıracak, kamu ve özel sektörde karar alma mekanizmalarında yer almalarını destekleyecek 8 madde üzerinden pandeminin neden olduğu krize yönelik tedbirleri sunduk. W20 ülke delegelerinin kendi ülkelerinde ilgili bakanlıklara sunulmak ve G20 Sonuç Bildirgesi’ne konulmak üzere karar alma mekanizmalarında kadın oranın artırılması, kadının iş gücüne ve dijital dünyaya katılımı ile ilgili maddeler güçlü bir şekilde öne çıkarıldı. W20 Türkiye Delegeleri olarak Hazine ve Maliye Bakanlığı’na, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na ve G20 Sherpası’na W20 Bildirgesi'ni sunduk ve süreç içinde gelişen çalışmaları aktararak taleplerimizi ilettik. 

SAĞLIK ÇALIŞANLARININ YÜZDE 70’İ KADIN

Pandemi döneminin kahramanları olarak nitelendirdiğimiz sağlık çalışanlarının yüzde 70’ini kadın sağlıkçılar oluşturuyor.  Bu oran içinde, 104 ülkede yapılan bir araştırmaya göre ise doktor, hemşire, eczacıların yüzde 85’i kadın. Sağlık sektörünün iş gücünün çoğunluğu kadınlar tarafından sağlanırken, üst düzey pozisyonlarda ve yönetim kademlerinde kadınların yetersiz temsili ise dikkat çekiyor. Karar alma mekanizmalarında kadın ve erkek temsil oranın bu denli dengesiz bir şekilde dağılmasının nedenlerinden biri, kadın yöneticilere yönelik halihazırda toplumlarda var olan geleneksel ve kültürel önyargılardan kaynaklıdır. Bu gerçeğin farkında olarak genç nesillerde cinsiyet eşitliği ve adaleti bilincinin oturtulmasının önemi bir kez daha önümüze çıkıyor. Unutulmamalıdır ki bugünün gençleri yarının yöneticileridir. Dünya, ciddi bir değişim ve dönüşümden geçerken kadınların bu değişimi bir an evvel yakalaması, ülkelerin sosyo-politik ve ekonomik kalkınmalarını belirleyen asli bir güç olacak. Geçtiğimiz yüzyılda kadın hakları anlamında daha gidilecek çok yol olmasına karşın, belirli bir seviyeye geldiğimizi kabul etmemiz gerekiyor. Dünyada yaşanılan her türlü krizde politikaları yapar ve uygularken kadın haklarını önceleyen bir mercekten bakmanın önemini bir kez daha anlamış bulunmaktayız. Bu kapsamda, W20 Türkiye Delagasyon Başkanı olarak, kadınlar özelinde uluslararası birlikteliğin daha adaletli, daha dengeli, daha insancıl bir dünya geleceği için büyük bir itici güç olduğunu düşünüyorum.