USD

-
-%

EUR

-
-%

GBP

-
-%

ALTIN GR

-
-%

BIST 100

-
-%

Sosyal Fayda

24 Mayıs 2021 20:37

Sosyal faydanın tanımı, çözüm üretmek

Bütün şirketler, faaliyet gösterdikleri toplumlarla ilişki içindeler… Müşteriler, çalışanlar ve çevre ile olan ilişkiler; şirketlerin yarattıkları veya azalttıkları değer ile toplumları etkiliyor. Kuşkusuz bu etkinin bilincinde, sosyal fayda yaratma odaklı hareket eden şirketler; paydaşları, dolayısıyla toplumla olan ilişkilerini güçlendirmeyi başarıyor.

Sosyal faydanın tanımı, çözüm üretmek

İşte bu alanda hem küresel hem de Türkiye organizasyonunda pek çok çalışma yapan KPMG'nin Türkiye Başkanı Murat Alsan ile bir araya geldik ve sosyal tanımından liderlere düşen görevlere kadar pek çok başlık üzerinde konuştuk.

*Öncelikle sosyal fayda tanımından başlarsak? Bu tanımın doğuşu, kapsadığı başlıklar ve pandemi sürecindeki değişen anlamı hakkında neler söylersiniz?

Sosyal fayda, toplumun karşılaştığı sorunlara ve toplumun ihtiyaçlarına çözüm üretmeyi amaçlar. Toplumların ihtiyaç ve sorunları çeşitlilik gösterebildiği gibi bunlara odaklanan çözümler de birçok farklı yöntem ve şekilde olabilir. Günümüzde iklim değişikliği, cinsiyet eşitsizliği, açlık, kuraklık, eğitim ve sağlık hizmetlerine erişim gibi birçok risk ve sorun insanların hayat kalitesini ve geleceğini tehdit ediyor. Son yıllarda toplumları etkileyen risklerin birbirleriyle derinden ilişkili olduğunu gözlemliyoruz. Bu da sosyal faydaya odaklanan çözümlerin, birçok farklı faktör ve etkiyi göz önünde bulundurması gerektiğini gösteriyor. Bir yılı aşkın süredir etkisi altında olduğumuz Covid-19 virüsü, bu karmaşık risk ve sorun yapısını ortaya çıkardı. Biyoçeşitlilik kaynaklı bir virüsün tüm dünyada sağlık, refah ve işsizlik gibi birçok sosyal zorluğa sebep olduğunu gözlemliyoruz. Covid-19, virüsün direkt etkisi olmamasına rağmen hayat şekillerinde yarattığı değişim ve uzun süreli sokağa çıkma kısıtlamaları ile ruh sağlığı problemlerine, yüksek strese, kaygıya ve günlük hareketliliğin azalması ile bedensel hareket kaybına sebep oluyor. Sürdürülebilirlik, bir sistem yaklaşımı benimsememizi gerektiriyor. Bilimsel araştırmalar, pandeminin temel nedenlerinin çevresel bozulma, ormansızlaşma ve yaygın kaçak vahşi hayvan avlanması gibi doğa riskleriyle yakından bağlantılı olduğu ve ayrıca küresel ısınmanın gelecekteki pandemi riskini artırdığı yönünde. Kısacası bu, iklim değişikliği ve doğa gibi çevresel risklerin nasıl büyük sosyal riskler yaratabileceğinin bir örneği. Bu başlıkların tümü için çözüm üretmek sosyal faydayı da tanımlıyor.

* Bu risklerin azaltılmasına yönelik başlıklardan biri de karbon nötr olmak. Karbon nötr olmak ne anlama geliyor ve günümüzde nasıl bir öneme sahip?

Karbon nötr olma kavramı, bir şirketin faaliyetleri sonucunda oluşturduğu karbon salımlarını sıfıra indirmesi anlamına geliyor. Çoğu durumda şirketlerin tasarruflar ve çeşitli iyileştirme uygulamalarını hayata geçirmesine rağmen önleyemedikleri karbon salımları bulunur. Bu durumda, önlenemeyen bu karbon salımlarına eş değer miktarda, karbon tutulmasını sağlayacak bir projeye yatırım yapılabiliyor. Bunun önemi tabii ki şirketler ve devletler nezdinde kolektif bir şekilde benzer aksiyonların alınmasıyla ortaya çıkıyor. Çevresel anlamda yaşanan bozulmayı bir tek bu ve benzer aksiyonları alarak geri çevirebiliriz.

* KPMG olarak globalde ve Türkiye'de bu alanda hangi adımları attınız?

2020 yılında KPMG, küresel olarak 2030 yılına kadar net sıfır karbon salım hedefini açıkladı ve bu hedefe ulaşmak için 2030 yılına kadar sera gazı emisyonlarını en az yüzde 50 oranında azaltmayı taahhüt etti. Bu hedef, KPMG'nin küresel seviyede belirlediği 2050'ye kadar yüzde 100 karbonsuzlaşma hedefi ve 1,5°C'lik bilime dayalı hedefi ile uyumlu. KPMG Türkiye olarak biz ise 2019'da verimlilik çalışmaları ile azaltılması mümkün olmayan bin 498 ton CO2 eş değeri karbon ayak izini Natural Capital Partners ile The CarbonNeutral Protocol çerçevesine uygun olarak hesaplayıp, denkleştirerek sıfıra indirdik. Satın aldığımız I-REC (International Renewable Energy Certificates) sertifikaları ile yüzde 100 yenilenebilir elektrik tükettik.

* 'Çevresel Sosyal Yönetişim' neden önemli? Danışmanlık verilen müşteriler için nasıl bir vizyon ortaya konulduğuna dair biraz daha somut örnekler alabilir miyiz?

Günümüzde karşılaştığımız risklerin çoğu ÇSY ile ilişkili riskler. Dünya Ekonomik Forumu'nun her yıl yayınladığı Küresel Risk Raporu'na göre, 2021 yılında gerçekleşme olasılığı en yüksek yedi riskten beşi iklim değişikliği ile ilgili. Etki bakımından incelendiğinde ise ilk sırayı biyoçeşitlilik riski ile ilişkilendirilebilecek olan Covid-19 salgını gibi salgın hastalık riski alırken, hemen ikinci sırada iklim değişikliği ile mücadele eylemlerinin başarısızlığı yer alıyor. Yani günlük hayatımızı ve şirketlerin operasyonlarını en yüksek olasılık ve şiddette etkileyebilecek riskler ÇSY ile ilişkili. Bu nedenle, şirketler ÇSY risklerini dikkate almalı ve mümkünse bu risklerini fırsata çevirmeli. Danışmanlık verdiğimiz şirketler için ÇSY alanındaki risklerin bilincinde ve bu alandan doğabilecek fırsatları değerlendirebilecek bir vizyon öngörüyoruz. Şirketleri karbonsuzlaşma yollarında destekliyor, faaliyetlerini Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları çerçevesinde geliştirerek sürdürülebilirlik fırsatlarını değerlendirmelerine yardımcı oluyoruz. Aynı zamanda sürdürülebilirlik alanındaki küresel gelişmeleri yakından takip ediyor, danışmanlık verdiğimiz şirketlerin önceliklerinin küresel trendlere uyumunu gözetiyoruz.

* Sosyal fayda yaklaşımı şirketleri, ekonomileri, ülkeleri dolayısıyla dünyanın yaşam döngüsünü nasıl değiştirebilir?

Gerek müşteriler, gerek çalışanlar gerek çevre ile olan ilişkiler olsun; şirketler yarattıkları veya azalttıkları değer ile toplumları etkilerler. Bu etkinin bilincinde, sosyal fayda yaratma odaklı hareket eden şirketler paydaşları, dolayısıyla toplumla olan ilişkilerini güçlendirir ve şirketlerin çalışanları, paydaşları ve toplum tarafından kabul görmesi anlamına gelen sosyal çalışma lisansını güçlendirir.

* Yukarıda bahsettiğiniz sosyal çalışma lisansını geniş bir perspektiften nasıl tanımlarsınız?

Sosyal çalışma lisansı, şirketlerin aktivitelerinin paydaşları tarafından kabul görmesi olarak özetlenebilir. Şirketler faaliyetlerini yürütürken sürdürülebilirliğe önem vermeliler. Çünkü yatırımcılar, yerel toplumlar ve müşteriler gibi paydaşların ÇSY kapsamındaki beklentileri her gün biraz daha artıyor. Bu beklentilerin karşılanmaması, şirketlerin sosyal çalışma lisanslarını yitirmelerine sebep olabilir. Çalışma lisanslarının iptali, regülasyonlara uyumun sağlanamaması ve sonucunda iş sürekliliğinin aksaması buna örnek olarak verilebilir.

* Şirketlerin sosyal fayda odaklı olabilmeleri ve bu alanda gelişebilmeleri için neler önerirsiniz?

Bu soruya pandemiyi merkeze koyarak yanıt vermek isterim. Pandemi hayatımızdaki her şeyle birlikte iş liderlerine biçilen rolleri de değiştirdi. Çünkü toplumların iş liderlerinden beklentileri değişti. Bu aslında dünyada görülen büyük kitlesel hareketlerden sonra başlayan bir değişimdi. Toplumsal konularda şirket yöneticilerinin daha fazla inisiyatif almaya başladığına tanık olduk. ABD'deki George Floyd olayları ve sonrasında şirketlerin ırkçılık konusundaki duruşları bunun örneğidir. Pandemi bu değişimi hızlandırdı. Çünkü dev şirketler ve etrafındaki ekosistem, Covid-19 boyutundaki bir küresel sağlık krizinin ortasında 'insanların şirketlere neden ihtiyacı var' sorusuna yanıt aramaya başladı. Toplumsal sorunları merkeze almak, fayda üretmek, insanlara ilham vermek, fikirleri eyleme dönüştürmek, hayatımızdaki 'yeni normaller' için yön göstermek iş liderlerinin öncelikleri arasına girdi. Dünyada birçok ülkede yöneticiler değişim ve değişimin getireceği yenilikler konusunda harekete geçmeye başladı. Toplumların beklentisi buydu. Bu nedenle küresel salgının başında teknoloji şirketleri bir gecede maske üretmeye başladı, moda devlerinin atölyelerinden hastane önlükleri, parfüm fabrikalarından dezenfektanlar çıktı. Otomotiv şirketleri ventilatör üretti. Bunların hepsi toplum sağlığı için topluma ücretsiz sunuldu. Toplumlar da şirketleri, yarattıkları değerle yargıladı. Şirketlere atfedilen değer, ortaya koydukları sosyal faydaya göre arttı ya da azaldı.

* Sizce liderler bu süreçte sosyal fayda açısından nasıl bir role sahipler? Yeni liderlik nasıl olmalı?

Bu tabloda en büyük rol, bu kararları veren iş liderlerinin. Biz de küresel salgınını etkilerini takip etmek için yaptığımız CEO araştırmalarımızda bu sonuca giden sebeplerin izini sürdük. Pandeminin başında yaptığımız ilk araştırma bize, şirketlerin toplumsal konularda ortaya çıkan boşlukları doldurmaya çalıştığını gösterdi. CEO'ların yüzde 76'sı 'toplumsal konularda değişim için lider olmanın' kişisel sorumlulukları olduğunu söyledi. Şu anda sahip olduğumuz anlayış, şirketlerin sadece ortakları için değil, bulundukları ülkelerin toplumları, tüm paydaşları, çalışanları ve aslında insanlık için fayda üretmesini zorunlu kılıyor. Bu bir süreçti, Covid-19 bu değişimin katalizörü oldu. Pandemi iş liderlerine plan odaklı değil, amaç odaklı olmak gerektiğini öğretti. Çünkü yapılan en mükemmel planlar bir gecede rafa kalktı. Oyun ve kurallar değişti. Salgının yıkıcı etkisi, birçok CEO›nun mevcut amaçlarının gerçekten paydaşların ihtiyaçlarını karşılayıp karşılamadığını sorgulamasına neden oldu. Araştırmamıza katılan CEO'ların yüzde 79'u, Covid-19'un bir sonucu olarak amaçlarını yeniden değerlendirmek zorunda kaldıklarını söylüyor. Artık hepimiz ortak bir amaç duygusuyla hareket etmeliyiz. Liderlerin, kriz sırasında ve sonrasında uzun süre bir amaç sahibi olmaları gerekiyor.

* Sektörleri önceliklendirmek gerekirse hangi sektörler bu alanlarda öncelikli olarak çalışmalı?

Bazı önemli sorunlar, sektörler arasında farklılık gösterebilir. Ancak iklim değişikliği ve salgın hastalıklar gibi sistemik sorunlar hepimizi etkiliyor. Son dönemde ikili önemlilik yaklaşımını benimsememiz gerektiği gerçeği öne çıktı. Bu yaklaşımda sadece bir şirketin veya sektörün çevre ve paydaşları üzerindeki maddi etkilerinin ne olduğunu değil, aynı zamanda şirket üzerinde önemli bir etkiye sahip olan dış konuları da dikkate alıyoruz. Covid-19'un da açıkça gösterdiği gibi, dış sistemik riskler tüm sektörler üzerinde ciddi bir etkiye sahip olabilir ve göz ardı edilmemelidir.

EN ÇOK OKUNANLAR