USD

-
-%

EUR

-
-%

GBP

-
-%

ALTIN GR

-
-%

BIST 100

-
-%

Sanat

07 Ekim 2017 10:42

“İş dünyamızı, yeni yatırımlar yapmaya davet ediyorum”

Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan’ın katılımıyla gerçekleşen gecede bakan elvan, bu yıl Türkiye’de ilk kez düzenlenen 'platin iş kitapları ödülleri' nedeniyle heyecan duyduğunu belirtti. Türkiye ekonomisine dair değerlendirmelerde de bulunan bakan elvan, Türkiye’nin son 15 yılda değişik zamanlarda iç ve dış ekonomik şoklarla karşı karşıya kaldığını ancak ülkenin bunla-rın hepsinden başarıyla çıktığı bir kalkınmaya sahip olduğunu dile getirdi…

“İş dünyamızı, yeni yatırımlar yapmaya davet ediyorum”

Türk Telekom ana sponsorluğunda düzenlenen geceye Ankara’dan gelen Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan, yaptığı konuşmada ilk kez düzenlenen Platin İş Kitapları Ödülleri'nde iş dünyasının değerli isimleri ile buluşmaktan memnuniyet duyduğunu ifade etti. Elvan konuşmasına şöyle devam etti: “Müşterisiz meta zayidir. İyiye sadece 'iyidir' demek, her zaman yetmiyor. Onu görünür kılmak, farkındalık oluşturmak son derece önemli diye düşünüyorum. İşte iyiyi görünür kılmanın, farkındalık oluşturmanın en önemli araçlarından biri de ödüllendirmedir. 'Platin İş Kitapları Ödülleri'nde internet üzerinden vatandaşlarımızın oylarıyla 2016 ve 2017 yılının iş kitapları seçildi. Bu organizasyonla, yazarlarımızın başarısı kamuoyuyla paylaşıldı. Emeği geçenlere tekrar teşekkür ediyorum. Aramızda iş dünyamızdan, sivil toplum kuruluşlarımızdan, yayınevlerimizden ve yine yazarlarımızdan çok sayıda katılımcı var. İş dünyasının, girişimcilerin, yatırımcıların başarısı bir anlamda ekonominin de başarılı olduğu anlamına gelir. Bu ekonomiye yönelik bazı düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istiyorum. 2002 yılından bu yana, aslında Türkiye inanılmaz bir ekonomik performans sergiledi. Ve tüm dünyaya, Türkiye ekonomisinin sağlam temeller üzerine oturtulduğunu gösterdi. Şu 15 yıllık sürece baktığımızda Türkiye’nin değişik zamanlarda iç ve dış ekonomik şoklarla karşı karşıya kaldığını görüyoruz. Ancak bunların her birini başarıyla test etmiş ve başarıyla çıkmış bir ekonomik altyapıya sahibiz. Sadece son 4 yılı gözümüzün önünden bir film şeridi gibi geçirecek olursak; bu 4 yıl içerisinde 17-25 Aralık darbe girişimiyle karşı karşıya kaldık. Rusya kriziyle karşı karşıya kaldık. Terör olaylarıyla ve özellikle büyük kentlerimizde teröristlerin bombalama faaliyetleriyle karşı karşıya kaldık. Yine dünyaya baktığımızda; özellikle 2017 yılına kadar, dünya ekonomisinde bir daralmayla karşı karşıya kaldık. Finansal koşulların daha da güçleştiği bir süreci yaşadık. Ardından hain 15 Temmuz darbe girişimiyle karşı karşıya kaldık. Ancak buna rağmen Türkiye ekonomisi, inanılmaz bir performans sergiledi. 2013-2016 döneminde Türkiye yılda ortalama yüzde 5,7’lik bir büyüme performansı gösterdi ki 2016 bizim için sıra dışı bir yıldı. Böyle bir darbe girişimiyle başka bir ülke karşı karşıya kalsaydı herhalde ekonomisi allak bullak olurdu diye düşünüyorum. Biz, 2016’da bir taraftan hükümetimizin, diğer taraftan Merkez Bankası'nın almış olduğu tedbirlerle yüzde 3,2’lik bir büyüme performansı gerçekleştirdik. Ancak bu bizim için yeterli değildi. Ekonomimizin daha da canlandırılması gerekiyordu. Buna yönelik; yine hükümetimiz çok sayıda tedbirler aldı. Başta Kredi Garanti Fonu uygulamaları olmak üzere, istihdam alanında ve diğer birçok alanda tedbirlerimizi uygulamaya koyduk. Ve 2017 yılındaki ilk çeyrekteki yüzde 5,2’lik büyüme performansından sonra, ikinci çeyrekte de yüzde 5,1’lik bir büyümeyi gerçekleştirdik. 

Şu an itibariyle öncü göstergelere baktığımızda da Türkiye ekonomisinin onca sıkıntılara rağmen iyi yolda olduğunu görüyoruz. İmalat sanayiinde kapasite kullanım oranı son 9 yılın en yüksek seviyesinde. Yüzde 80‘lere ulaştı. 'Satın Alma Yöneticileri Endeksi’ne baktığımızda son 6.5 yılın en iyi rakamına ulaştığımızı görüyoruz. Yüzde 55,3… Yine 'Sanayii Üretim Endeksi’ne baktığımızda; temmuz ayındaki yüzde 14,5’lik büyümeyle son 6.5 yılın en yüksek 'Sanayi Üretim Endeksi’ne sahip olduk. Sermaye malı üretiminde yüzde 24’ün üzerinde bir büyüme gerçekleşti. Sermaye malı yatırımlarında ise 2017 yılının ikinci çeyreğinde yüzde 9,5’lik bir büyüme performansı gerçekleştirdik. İhracatımız, 2017 yılının ilk 8 ayında yüzde 10,8’lik bir artış hızıyla tam gaz ilerliyor. AB tanımlı borç stoğumuza baktığımızda yüzde 28 seviyesinde olduğumuzu görüyoruz ki Maastricht Kriteri biliyorsunuz yüzde 60… Onun da oldukça altındayız. Karşılıksız çek oranlarına baktığımızda; Aralık 2016’da yüzde 3,9 olan karşılıksız çek oranı, bugün 1,6’ya kadar düştü. Yine kredi temerrüt takası, 3.5 yılın en iyi rakamı… 

Bütün bunları ne için söylüyorum. Bunca sıkıntılara rağmen Türkiye ekonomisinin oldukça sağlam temeller üzerine oturduğunu ve kararlı bir şekilde ilerlediğimizi ifade etmek istiyorum. Büyümeye geri dönecek olursak, 2017 yılının üçüncü çeyreğinde hep birlikte göreceğiz. Yüzde 7’nin üzerinde bir büyüme performansı sergileyeceğiz. Yıl geneline baktığımızda ise, yine yüzde 5’in üzerinde bir büyüme performansını birlikte yakalayacağımıza inanıyorum.
Değerli konuklar; bu değerlendirmeleri yaptıktan sonra, özellikle aramızda çok sayıda yatırımcı bulunması nedeniyle, yatırımlara yönelik de bazı düşüncelerimi ifade etmek istiyorum. Özellikle son birkaç yılda yatırımcılarımızın yatırımlarını ertelemek istediklerini ve şu an yatırım yapma eğiliminde olmadıklarını görüyoruz. Her ne kadar en son aldığımız rakamlar bizi biraz umutlandırdı. Ancak son birkaç yılın rakamına baktığımızda gerçekten büyümede yeni yatırımlarımızın oranının düşük olduğunu görüyoruz. Bu açıdan bu kadar sağlam temeller üzerine oturtulmuş bir Türkiye’de yatırımcılarımızı yatırım yapmaya davet ediyorum. Enflasyona baktığımızda; enflasyonda özellikle kur geçişkenliğinden kaynaklanan 2016 yılının son aylarında ve 2017 yılı başında yaşamış olduğumuz kur şokundan da kaynaklanan bir artış söz konusu oldu. Diğer taraftan işlenmemiş gıda ürünlerinde bir artış söz konusuydu. Bu iki ana unsurdan kaynaklanan bir artış söz konusu oldu. Ancak önümüzdeki aylarda enflasyonu yine aşağı yönlü olarak göreceğiz. Ki 2018’in ilk 2 ayında yüzde 7’ler mertebesine kadar ineceğimizi düşünüyorum. Cari açığa baktığımızda; Türkiye’nin yıllardır konuşulan en önemli meselelerinden biri... Özellikle üreticilerimizin ve ihracatçılarımızın yoğun olarak ara malı ithal ettiğini görüyoruz. Ara malı ithalatının, toplam ithalatımız içindeki oranı yüzde 75’ler seviyesinde… 

Özellikle döviz kurundaki artış; üretim maliyetlerini de yukarıya çekiyor. Ve maalesef fiyatların da bir miktar yukarı çıkmasına neden oluyor. Ancak cari açık 2016 yılında, yüzde 3,8 oranında gerçekleşti. Bu yıl da yüzde 4’ün biraz üzerinde cari açık bekliyoruz. Ancak almış olduğumuz ve bundan sonra alacağımız önemli tedbirler var. Özellikle ithal etmiş olduğumuz ara malı ve yatırım mallarının Türkiye’de üretimine yönelik ciddi çalışmalarımız var. Ciddi destek unsurlarımız inşallah hayata geçirilecek. İstihdam yönü itibariyle baktığımızda, istihdam alanında da Türkiye’nin son derece başarılı olduğunu görüyoruz. Dünyanın bana göre en başarılı ülkelerinden biri, istihdam oluşturmada... Son 1 yılda, 1 milyon 50 bin ilave istihdam sağlandı. Elbette işsizlik oranımız halen yüksek, çift haneli rakamlarda. Ancak iş gücüne katılma oranı her geçen gün artıyor. Özellikle kadınların iş gücüne katılma oranındaki artış oranı, erkeklerin iş gücüne katılma oranındaki artış oranından çok daha fazla. Son 10 yılda kadınların iş gücüne katılma oranında 10 puanlık bir artış oldu. İş gücüne katılım oranındaki 1 puanlık artış; aşağı yukarı işsizliği 1,7 1,8 oranında yukarı çekiyor. Ancak işsizlik oranını da aşağı çekici tedbirlerimizi aldık. Almaya da devam edeceğiz. İnanıyorum ki; önümüzdeki günlerde bu istihdam oluşturma hızıyla, işsizlik oranlarımızı da aşağı çekeceğiz. 

Bugüne kadar mali disiplinden asla taviz vermedik. Bundan sonraki süreçte de asla taviz vermeyeceğiz. 

Bunu özellikle ifade etmek istiyorum. Çünkü mali disiplin; bizim için olmazsa olmazların başında geliyor. Bu konuda da yatırımcılarımızın kendini emin ve güvende hissetmelerini istiyorum.”

EN ÇOK OKUNANLAR