USD

-
-%

EUR

-
-%

GBP

-
-%

ALTIN GR

-
-%

BIST 100

-
-%

Ekonomi Haberleri

24 Eylül 2021 11:57
AA

Aziz Sancar: Ben Nobel düşünmüyordum

Nobel ödüllü Türk bilim insanı Prof. Dr. Aziz Sancar "Nobel kendi propagandanızı yapmakla kazanılmaz. Beni, bugüne kadar, kim aday gösterdi bilmiyorum. En büyük gaye, Nobel değildir, kitaptır. 100 sene sonra benim buluşlarımı sizin gibi Türk çocukları okuyacaklar ve 'Bunu bir Türk yaptı.' diyecekler. Benim gayem oydu. Ben Nobel düşünmüyordum" dedi.

Aziz Sancar: Ben Nobel düşünmüyordum

Dünyanın en büyük havacılık, uzay ve teknoloji festivali TEKNOFEST için Türkiye'ye gelen Nobel ödüllü Türk bilim insanı Prof. Dr. Aziz Sancar, Gebze'deki TÜBİTAK Fen Lisesi'nde geleceğin parlak beyinleriyle buluştu.

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığından yapılan açıklamaya göre, TEKNOFEST'21 için TÜBİTAK'ın onur konuğu olarak İstanbul'a gelen Prof. Aziz Sancar, TÜBİTAK Fen Lisesi'ni ziyaret etti. Ziyaret sırasında Sancar'a Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Mehmet Fatih Kacır ile TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal eşlik etti.

TÜBİTAK Gebze Kampüsünde alkışlarla karşılanan Sancar, sınıfları gezdi, okulun eğitim müfredatına ilişkin bilgiler aldı. TÜBİTAK Ulusal Metroloji Enstitüsünde (UME) öğrencilere bir konferans veren Sancar, yaptığı sunumda Türk dünyasının dünya bilimine katkısını tarihsel bir perspektiften değerlendirdi.

Sancar, Türk dünyasını bilimsel katkı açısından benzer geçmişe sahip olduğunu vurguladığı Çin ile karşılaştırırken Princeton Üniversitesi'nden S. Frederick Starr'ın "Kayıp Aydınlanma: Orta Asya'nın Altın Çağı" isimli kitabına atıfta bulundu.

Avrupa'da Orta Çağ'ın sürdüğü dönemlerde Türk dünyasının aydınlanma çağı yaşadığını kaydeden Sancar, bu dönemde Müslüman Türk dünyasından İbn-i Sina, Biruni, El-Cezeri, Uluğ Bey ve Harezmi gibi bilim adamlarının dünya bilimine önemli katkılar sunduğunu söyledi. Sancar, Türk dünyasında yaşanan aydınlanma çağının Ali Kuşçu gibi bilim adamlarıyla Osmanlıya da taşındığını vurguladı.

Sancar, Türkiye'nin teorik eğitimde çok iyi olduğunu belirterek, "Ben doktora yaparken çok zorluk çektim. Çünkü deney yapamıyordum. Türkiye, bizi teorik alanda çok iyi hazırladı ama deney tecrübemiz eksikti. Bilim yapmak deneyle olur. Biz, çocuklarımıza erken yaşta deney yapmayı öğretmeliyiz." dedi.

ABD'de Türk Kültür Merkezi inşa ettiklerini anlatan Sancar, "Arka bahçesinde köşede Atatürk'ün büstü var, bir köşede de Piri Reis'in. Piri Reis'i koymamın sebebi, o dünya haritasını ben de DNA onarım haritasını yaptım. 'Benim Piri Reis haritam' dedim." ifadesini kullandı.

Öğrencilere İngilizce bir sunum yapan Sancar konuşmasının başında "Sunum teknik değil Türkçe anlatılabilir. Türkiye'ye geldiğimde ilk iki hafta Türkçem tutuk olur. İkinci haftadan sonra dilim açılır. O yüzden müsaadenizle sunumu İngilizce yapacağım." demesi dikkat çekti.

- "Beni kim aday gösterdi bilmiyorum"

Prof. Aziz Sancar, sunumun ardından öğrencilerin sorularına yanıt verdi. "Nobel'e nasıl başvurdunuz?" sorusu üzerine Sancar, şunları söyledi:

"Başvurmak diye bir şey yok. Kendinizi Nobel'e aday gösteremezsiniz. Nobel, Kimya Komitesi Başkanı bizim onurumuza yemek verdiği zaman bana dedi ki: 'Ben uluslararası toplantılara gidemiyorum, herkes etrafıma toplanıp beni etkilemeye çalışıyor.' Nobel kendi propagandanızı yapmakla kazanılmaz. Beni, bugüne kadar, kim aday gösterdi bilmiyorum. En büyük gaye, Nobel değildir, kitaptır. 100 sene sonra benim buluşlarımı sizin gibi Türk çocukları okuyacaklar ve 'Bunu bir Türk yaptı.' diyecekler. Benim gayem oydu. Ben Nobel düşünmüyordum."

Sancar, "Neden DNA onarımı çalıştınız?" sorusunu şöyle yanıtladı:

"DNA yapısı keşfedildiğinde, 'Bu genetiğin temel yapısıdır ve bozulmaz.' diye bir düşünce tarzı vardı. Sonradan baktılar ki röntgen ışınlarıyla güneş ışınlarıyla başka çevredeki kimyasallarla tahrip olunca mutasyona sebep oluyor, kanser oluyor. Benim doktora yaptığım hoca, ilk defa DNA'yı onaran bir mekanizma olduğunu keşfetmişti. Ama bu enzimin nasıl çalıştığını bir türlü çözemedi. Çünkü çözmek için enzimi arıtmak lazım. Enzim çok az miktarda yapılıyordu. Ben enzimi çoğalttım ve arıttım ve nasıl onarılır onu çözdüm. Başka onarım mekanizmaları var onlarla devam ettim. Bilimde bir testin nereye götüreceğini bilemezsiniz. Ben bununla uğraşırken bir de baktım ki insanlarda DNA onarım enzimine benzeyen bir protein var ama DNA onarımı yapmıyor. Bu ne yapıyor diye araştırırken bir baktım ki bu biyolojik saati kontrol ediyor. Bunun üzerine biyolojik saat üzerinde çalışmaya başladım ve ikisini birleştirdim. Şimdi biyolojik saat, DNA onarımını nasıl kontrol ediyor? Bunu kullanarak hem kanser önleminde hem de kanser tedavisinde nasıl kullanabiliriz, şimdi o çalışmayı yapıyoruz."

- "Ben çok milliyetçiyim, benim için büyük bir motivasyon"

"Emeklerinizin karşılığını aldınız mı, amacınıza ulaştınız mı?" sorusu üzerine Sancar, şu cevabı verdi:

"5 yıl gece gündüz çalıştık. İnsanda DNA nasıl onarılıyor bunu bulmak istiyorduk. Eğer önemli bir konu üzerinde çalışıyorsanız biliniz ki o konu üzerinde çalışan 5 kişi daha vardır. Eğer Japonya'dan biri bunu bizden bir ay önce bulsaydı, bizim 5 yılımız heba olurdu. Bilim yapmak kolay değil. Ben, bunu merak için yapıyordum insanlar nasıl onarılıyor. Çünkü bakterilerdeki proteinler insanlarda yok. Ama insanlarda da onarıldığını biliyordum ve bunu çözmek istedim. Sayısız uykusuz gecelerimiz oldu."

Sancar, "En iyi olmak, başarmak için ne gerektiği" şeklindeki bir soru üzerine şunları kaydetti:

"Bazen yenilir, bazen yeneriz. Her şeyi ben başaracağım diye bir şey yok. Fatih'in meşhur bir sözü vardır. 'İstanbul, ya ben seni alacağım ya sen beni alacaksın.' İnatçı olacaksın ve istekli olacaksın ve bütün enerjini ona vereceksiniz. Bu fedakarlık ister, ailede zor durumlar yaratabilir. Siz gece yarılarına kadar çalışabilirsiniz hanım evde bekliyor. Denge kurmak gerek. Eğer istekliyseniz 'Ben yapacağım dersiniz' yaparsınız. Büyük işler yapmış çok bilim adamı pek mutlu değiller aslında. İkide bir söylemek istemiyorum ama ben çok milliyetçiyim. Bu benim için büyük bir motivasyondur. Ne kadar strese girsem, onun tesellisi var."

- Neden biyoloji?

"Neden biyoloji?" sorusu üzerine Sancar, "Gelirken Hasan Hoca (Mandal) ile konuşuyorduk. Tıbbiyeye gittim doktor oldum. Orada öğrendim ki doktorlar teknisyen gibi çalışıyor. Mardin Savur'un Surgücü köyünde sağlık ocağında çalışıyordum orada çok tüberküloz vardı. Sağlık Bakanlığı kilolarca ilaç gönderiyordu. Merak ettim. Zatürre olunca penisilin veriliyor. Benim hayatım öyle kurtarıldı. Ben zatürre olmuştum kardeşimden kaptım. Kardeşim öldü. Ben de zatürre oldum, ben şanslı çıktım. Türkiye'ye penisilin yeni geliyordu. Penisilin iğnesi yaptılar ben iyileştim. Ama penisilin tüberkülozu tedavi etmiyor. Sordum soruşturdum, kitapları araştırdım cevabı yok. Ne mikrobiyologlar ne doktorlar biliyor. Sadece Türkiye'deki doktorlar değil dünyada bilinmiyordu. Doktorlar verilen şeyleri tatbik ediyor, bir araştırma yeni bir keşif yapmıyor. O bakımdan ben, meraklı bir kişi olarak, moleküler biyolojide doktora yapmaya karar verdim." ifadelerine yer verdi.

Sancar, "Nobel'i Anıtkabir'e hediye etmeye nasıl karar verdiniz?" sorusuna yönelik de, "Söyleyeceğim ama kimse alkışlamayacak oldu mu?" dedi. Sancar, şöyle devam etti:

"İlginç bir şey Nobel'i ben aldım. Onun heyecanı, kargaşalığı vardı. Eşime söyledim, eşim Amerikalı, 'Ben bunu Anıtkabir'e koyacağım.' 'Tabii başka ne yapacaksın?' dedi. O Amerikalı kadın. Çünkü ona Atatürk'ü anlatmıştım. Atatürk'ü birçok Türk'ten daha çok takdir ediyordu. Ben de hayret ettim. 'Yok, biz saklayalım.' demedi. Ben Atatürk'ün sayesinde oraya vardım. Çünkü Mardin'in Savur ilçesinde annesi babası okuma yazma bilmeyen bir çocuğun eğitim görüp Nobel alması Atatürk sayesinde oldu."

"5 Türk Lirası'nın üzerindeki DNA resminin üzerinde hata olduğunu söylemiştiniz. Baktım ama hatanın nedenini yazan bir kaynak yok. Hatanın nedenini merak ettim." diyen bir öğrenciye de Sancar, "Oradaki sarmal, soldan sağa dönüyor, asıl DNA sağdan sola dönüyor." cevabını verdi.

- Aziz Sancar

EN ÇOK OKUNANLAR