Dijital çağda CIO’ların yeni iş tanımları nasıl bir değişim gösterdi? Günümüzde CIO’ların şirketlerdeki temel iş alanları ne oldu?

Dijital dönüşümle birlikte CIO’lar olarak iş tanımlarımızın değiştiği bir gerçek. Dijitalleşme sürecine girerken ilk olarak kendi şirketimizi ve müşterilerimizi hazırlamaya yönelik bir çalışma içerisindeydik. Şimdi CIO’lar olarak süreci yönetiyoruz. Ancak CIO’ların işi sadece bu süreci yönetmek değil. Bundan sonrası için bu dönüşümün sürdürülebilirliğini sağlamak, yeni fayda alanları yaratmak da görevlerimiz arasında yer alıyor. Bunu sağlayabilmeniz için de bilgiye açık olmanız, ilerlemeye ve sürekli değişime inanmanız; dahası tüm bunları günlük iş süreçlerinizin birer parçası haline getirmeniz gerekiyor. Kurum içerisinde sahip olduğunuz bilgi ve kapasite çok yüksek olsa dahi günlük bazda bunların üstüne koymayı hedeflemezseniz dijitalleşme yarışında sıranızı bile koruyamıyor, geriye düşüyorsunuz. İnovasyonu ve girişimciliği desteklemek ve bunları doğuracak ortamları oluşturmak bu anlamda bir lüks değil, bir gereklilik.

Dijitalleşme sürecini iyi yönetip, kurumunuzu bu yolda başarıyla yönlendirdiğinizde ise CIO olarak görev tanımlarınız dinamik şekilde değişmeye devam ediyor. Örneğin Agile dönüşümler içerisinde tüm ezber bozan atılımları ve kurum içerisindeki teknoloji öncülüğünü CIO ve yönetim ekibinin yürütmesi gerekiyor. Dijitalleşmede yüksek olgunluk sergileyen kurumlarda ise Devops olarak tanımlanan Organizasyonel Agile dönüşümde iş kolları ile BT’nin birleşmesi kaçınılmaz hale geliyor.  

> Yıkıcı yenilikçi teknolojileri şirketinize nasıl adapte ediyorsunuz? Bu konuda geçtiğimiz yıl yaptığınız en önemli proje/projeler ne oldu?

ING Bank olarak veri analitiği, yapay zeka, robotik, fintech’lerle iş birliği üzerinde araştırma, geliştirme ve yatırımlarımıza ağırlık verdik. Müşteri deneyiminde daha iyiyi hedefleyen, otomasyon ve verimlilik artışı sağlayacak altyapı yatırımlarımız da devam edecek. Tabii süreç ve teknolojiler kadar iş yapış şekillerimizde de iyileştirmeler yapıyor, değişime daha hızlı ayak uyduracak şekle getirmek için çaba harcıyoruz. Yeni çevik çalışma modelimiz, dijitalleşme konusunda bize esneklik sağlıyor. Bu çalışma modelini de daha fazla araç ve otomasyonla destekleyeceğiz. Ekosisteme yakın çalışıyoruz. Kurum içi girişimcilik faaliyetlerini destekliyoruz. Bu yıl özellikle; 

Orange Lab tarafında; bir kurum içi girişimcilik projesi olarak 2016 yılında başlattığımız Xtrong kimlik doğrulama ürünümüz Silikon Vadisi’nden almış olduğu FIDO sertifikası ile dünya çapında bir ürün olduğunu kanıtladı. 500Startups, Endeavor, e-Tohum gibi ekosistemin önde gelen oyuncuları ile yaptığımız iş birlikleri meyvelerini vermeye başladı. Orange Lab’de sektöre de açık girişimcilik ve teknolojinin son trendleri hakkında etkinlikler düzenledik. Yeni yılda bomba gibi etkinliklerle çıtayı daha da yukarıya taşımayı hedefledik. 
İTÜ Çekirdek tarafından düzenlenen Big Bang girişimcilik yarışmasında fikir aşamasından ticari ürüne varana kadar girişimcileri yüreklendirmek adına destekledik. 'ING Bank Fintech Özel Ödülü'nü verdik. İçimizden birçok arkadaşımızı bu sürece dahil ettik ve ING Bank mentörleri olarak girişimcilerin yanında olduk.

ING Hackathon’un dördüncüsünü 'Sınırlarını zorla, geleceği hayal et' mottosu ile bu yıl ilk kez İstanbul dışında, Ankara’da Bilkent Cyberpark’ta gerçekleştirdik. Yarışa katılan 107 kişiye, 46 arkadaşımız mentörlük etti ve 24 saatlik maraton sonucunda 27 proje geliştirildi.

> CIO’lar düne kadar dijital dönüşümü tasarlamak, planlamak, hayata geçirmek için organizasyonlar kurmak noktasında yoğunlaşmıştı. Bundan sonra ise şirketlerinde dijital dönüşümü ölçmek ve faydayı ortaya çıkarmaya odaklanacaklar gibi görünüyor. Siz şirketinizde bunu nasıl yapacaksınız?

Biz kendimizi bankacılık lisansına sahip teknoloji şirketi olarak konumlandırıyoruz. ING Bank’ta Robotik Süreç Otomasyonu konusu ile 2017 yılının başından bu yana ilgileniyoruz. İlk robotumuz olan KGF robotunu, Nisan ayı başında canlı ortama aldık ve KGF giriş sürecini hızlı/hatasız hale getirdik. Şu anda canlı ortamda 33 robotumuz bulunuyor ve çeşitli operasyonel adımları gerçekleştiriyor. 2018 yılı sonuna kadar toplamda 100'den fazla robota ulaşmayı planlıyoruz. Teknolojinin dokunduğu her noktaya uçtan uca yatırım yapıyoruz. Yeni nesil bankacılığı güçlendirmeye yönelik çalışmalarımız kapsamında mobil uygulamalar ve kullanıcı odaklı tasarımın yanında ana odaklarımızdan biri de yapay zeka destekli uygulamalar oldu. Bu konudaki önceliğimiz, doğrudan sistem entegrasyonu gerçekleştiremediğimiz süreçler olacak. BT çözümünün maliyetli ya da uygun olmadığı sorunların çözümünde robot kullanmayı düşünüyoruz. Hedefimiz, basit kopyala yapıştır yapan robotlar ile başlayarak, daha karmaşık robotlar için uygun ortamı sağlamak. Hedefimiz, bir süreci baştan sona, tüm olası durumları kapsayacak şekilde ilerletebilen uçtan uca robotlar geliştirmek. 

> 2018 yılının belirleyici teknolojileri arasında yapay zeka, IoT, robotik, VR-AR gibi teknolojiler, blockchain, siber güvenlik, analitik vb. yer alıyor. Sizin öncelikleriniz neler olacak?

Aslında belirttiğiniz tüm anahtar kelimeler ING Bank ajandasında öncelikli olarak yer alıyor. 'Robot teknolojileri'ni süreçlerimize dahil etmeye başladık ve bu yıl uygulamalarımızda daha yoğun olarak kullanacağımıza inanıyorum. Korumaya çalıştığımız en önemli değerlerimiz 'veri' ve 'iş sürekliliği'. Bu nedenle 'siber güvenlik' alanında insana ve teknolojiye yaptığımız yatırımlarımız öncelikli olmaya devam ediyor. Bizim özel olarak üzerinde çalıştığımız 'yapay zeka' bankacılıkta çığır açacak yeni bir süreç. Bundan sonra da hayatımızda daha çok yer kaplayacak. Yeni sanayi devrimi olarak nitelendirdiğimiz Endüstri 4.0 etkisiyle hızlı ve yoğun bir dönüşüm içerisindeyiz. İnsanoğlu bu dönemin hızıyla hareket ediyor, değişime açık ve hızla ayak uyduruyor. Dolayısıyla şirketler için hızlı ve sağlam adımlar atmak önemli. Biz de ING Bank olarak teknolojimizle bankacılık alanında dünyaya örnek olacak öncü adımlar atmaya devam edeceğiz.