İrem Sertbaş / irem.sertbas@platinonline.com
Dijital çağdan güç alan tüketiciler aslında gerçek yenilikçiler olarak karşımıza çıkıyor. Pazarlamacılar ve markalar, bu yenilikçi tüketiciyi anlamlandırarak ve önceliklerine göre ayırarak müşteri deneyimin hangi başlıklar altında toplayacaklarını belirlemeye çalışıyor. Pazarlama akademisyenleri ve uygulayıcıları, tüketicilerin kendilerine benzersiz ve unutulmaz deneyimler sunan markaları aradıklarını kabul ediyor. Bu noktada, tüketicinin öncelikleri; seçtikleri ve seçmek istedikleri markaları belirlemede önemli bir etken oluyor.
“YENİ TÜKETİCİNİN ZORLAYICI TAVRI, ÖNEMLİ BİR PAYA SAHİP”
“İlk aşamada maddi ihtiyaca ve bu ihtiyacını giderebilecek maddi güce sahip birey olarak algılanan tüketici, içinde bulunduğumuz dönemde, özellikle de Philip Kotler’ın deyimiyle- akla, kalbe ve ruha sahip bütünsel insan olarak algılanmaya başlandı” diyen Ondokuz Mayıs Üniversitesi İletişim Fakültesi İletişim ve Tasarımı Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. M. Nur Erdem, şu yorumda bulunuyor: “Elbette işletmelerin tüketiciyi bu şekilde tanımlamaları ve anlamlandırmalarının kökeninde yeni tüketicinin zorlayıcı tavrı da önemli bir paya sahip. Pazarlamanın ilk dönemlerinin uysal, sakin ve kendisine ihtiyaçları doğrultusunda pazarda ne sunulursa satın alan tüketicisi; bugün, tüketime -evet çok fazla- istekli, ancak ne istediğini de çok iyi bilen, kendini tüketim alışkanlıkları ve satın aldıkları ile tanımlamaya eğilimli, farklılık ve kişiselleştirilmiş ürün/ marka arayışında olan, sabırsız, çözülmemiş sorunlar karşısında tahammül sınırları zorlanan, iletişim ve etkileşime açık -dahası bu konuda hayli talepkar-, katılımcı bir tüketici...”
Pazarlama uzmanları tüketicileri anlamlandırmak için uğraşırken; Schmitt ve Lia Zarantonello’nun, 'Marka Deneyimi Ölçeğini Tüketicilerin Profilini Çıkarmak ve Tüketici Davranışını Tahmin Etmek İçin Kullanma' isimli makalelerinde belirttiği, 5 tüketici tipinin özelliklerini ve 21’inci yüzyılın vazgeçilmezlerinden biri olan etik tüketicinin unsurlarını gözden geçirelim.
“PASİF TÜKETİCİLİKTEN AKTİF TÜKETİCİLİĞE DOĞRU BİR YÖNELİM MEVCUT”
Ondokuz Mayıs Üniversitesi İletişim Fakültesi İletişim ve Tasarımı Bölümü Öğretim Üyesi, Doç. Dr. M. Nur Erdem : “2010’lu yıllarla birlikte yeni bir kuşağın doğuşuna şahit olmaya başladık: Alfa Kuşağı. Öncülleri olan Z Kuşağı'ndan yola çıkarak bir öngörüde bulunacak olursak, tam bir katılımcı kültür ekseninde hareket edecekleri... Katılımcı kültür, kullanıcının içerik üretim sürecine dahil olduğu bir yapıyı ifade ediyor. Bu bağlamda, Henry Jenkins’e göre pasif tüketicilikten aktif tüketiciliğe doğru bir yönelim mevcut. Ortaya deneyim, etkileşim, hikayeleştirme ve kişiselleştirme unsurlarını içeren yeni bir pazarlama yaklaşımı çıkıyor: Teknolojik yenilikleri üreten ve uygulayan (yapay zeka, artırılmış gerçeklik, sanal gerçeklik gibi), içtenliğini hissettiren; etkileşim, katılım ve iş birliğini benimseyen, yenilikçi ve yaratıcı uygulamalar yapan markalar, ciddi kazanımlar da elde etti. 10 yıl içerisinde tüketicinin evriminin de bu yönde olacak."
SEKTÖRÜNÜZE İLHAM VERİN
Tazefikir Group Kurucusu, Reklam Yaratıcıları Derneği Başkanı, Yapay Zeka ve Teknoloji Derneği Genel Sekreteri Çağlar Gözüaçık, konuyla ilgili şunları söylüyor;
60’lı yıllarda ‘yeşil pazarlama’ başladı. Elbette bu da bir satış ve algı yaratma söylemiydi. Ardından tüketiciler de neyi talep edebileceklerini öğrendi. Günümüzde sürdürülebilir üretim ve dağıtımı benimseyen firmalar artıyor. Bu alana yeni adım atan firmalara benim önerilerim şunlar:
• Gücünüz yettiğince - hatta biraz fazlasını zorlayarak- doğaya dost ve sürdürülebilir olmayı seçin.
• Bu kararınızın arkasında durun.
• Sektörünüze de ilham verin.
• Çalışanlarınızdan başlayarak, temas ettiğiniz herkese çevre bilinci aşılayın.
• Özellikle çocukların ve gençlerin çevre eğitimine kaynak ayırın.
• Daha iyisinin mümkün olabileceğini bilin, kabul edin ve süreçlerinizi geliştirin.
• Tüm bunların iletişimi kibarca yapın.
1-HEDONİK (HAZCI) TÜKETİCİ
Bugün artık, modern tüketim alışkanlıkların en önemli yapı taşı ‘duygusal’ kazanım… Çoğumuz canımız sıkıldığı, birisine kızdığımız belki de yalnızca biraz eğlenmek istediğimiz zaman bile alışverişe çıkıyoruz. İşte hedonist yani hazcı tüketiciler, tüketim deneyiminden haz almaya peşinde oluyorlar
2-FAYDACI TÜKETİCİ
Faydacı tüketiciyi açıklamak için tek bir cümle yeterli oluyor: “Hedonistik tüketicinin taban tabana zıttı.” Eğer, ‘Buna ihtiyacım var mı yoksa yalnızca istiyor muyum?" Sorusuna cevabınız, ‘Yalnızca istiyorum’ ise hedonistik, cevabınız ‘İhtiyacım var’ ise faydacı tüketicisiniz.
DİPNOT!
Bir tüketicinin bir ürünü satın alırken hem hedonik tüketimi hem de faydacı tüketimi kullanabileceğini öne sürülüyor. (Dhar, Khan, Wertenbroch, 2004) Örneğin, bir araba alırken hem zorunluluk ve işlevsel özelliklerine bakılabilirken, (faydacı görüş) aynı zamanda nasıl göründüğüne, akranların arasında nasıl algılanacağına dikkat edilebilir.
3-İÇE YÖNELİK TÜKETİCİ
‘İç-yönetimli’ terimi; insanların geçim, güvenlik, sosyalleşme, benlik saygısı ve Maslow'un ‘kendini gerçekleştirme’ dediği şey gibi temel motivasyonlardan oluşan bir hiyerarşinin altında yükseldiği Maslow’un meşhur ihtiyaçlar hiyerarşisine dayanır.
4-BÜTÜNSEL TÜKETİCİ
Tutumlar ve niyetler arasındaki ilişki, bütünsel tüketiciler için en güçlü ve faydacı tüketiciler için en zayıf olanıdır.
5-EYLEM ODAKLI TÜKETİCİ
Eyleme odaklanma, (yüksek öz düzenlemeli) müşterilerin niyetlerini yerine getirmek için duyguları ve düşünceleri düzenleme kapasitesini ifade ediyor. Seçimleri ve satın alma deneyimleri aracılığıyla bireyselliklerini ifade etmeye çalışan eylem odaklı tüketiciler, kendini ifade etme motivasyonuyla yönlendirilir.
6-ETİK TÜKETİCİ
Etik tüketici olmak, etik olarak üretilmiş ve / veya çevreye ve topluma zarar vermeyen ürünleri satın almak olarak tanımlanıyor. Encyclopaedia Britannica'dan etik tüketicilik tanımı şöyledir:
“Etik tüketicilik, piyasalardaki alıcıların sadece malları değil, aynı zamanda onları üretmek için kullanılan süreci de dolaylı olarak tükettiği öncülüne dayanan politik aktivizm biçimi. Etik tüketicilik açısından tüketim, bir ürünün imalatında somutlaşan değerleri onaylayan politik bir eylemdir. Tüketiciler, belirli ürünleri diğerlerine tercih ederek veya hatta satın alıp almayacaklarını belirleyerek, belirli çevre ve işgücü uygulamalarını benimseyebilir veya reddedebilir ve sahip oldukları etik değerlere dayanarak başka değer iddialarında bulunabilirler.”