USD

-
-%

EUR

-
-%

GBP

-
-%

ALTIN GR

-
-%

BIST 100

-
-%

Dergi

12 Mayıs 2022 18:22

Geçmişten günümüze gizemli ve mucizevi bir serüven: Koku

Kişiye özel koku fikrinden yola çıkarak bu konuda faaliyet gösteren 3 farklı ismin hikâyesini satırlara taşıdık

Geçmişten günümüze gizemli ve mucizevi bir serüven: Koku

Koku, etkileyiciliğinin yanında beş duyu içerisinde insanoğlunun ilkel benliğine hitap eden ve aracısız, doğrudan algılanan tek gerçeklik. Bu sebeple olsa gerek geçmişe dair hatıralamızda kokunun yeri hep başka olur. Semavi dinlerdeki ritüellerden şifahanelere kadar kullanım alanı çeşitlilik gösteren bu mucizevi hakikatin peşine düştük ve bir serüvene atıldık. Pozitif etki uyandıran bir koku sayesinde olumsuz ortama dair algılar yerle yeksan olabilir. Koku bu özelliği sayesinde kutsal mekânlar için de vazgeçilmez olmuştur. Evliya Çelebi, Diyarbakır İpariye Camii (Safa Camii) inşa edilirken minare harcına misk tozu eklendiğini, sabah gün doğumundan sonra güneş ışınları minareye vurdukça etrafa güzel bir koku yayıldığını ve caminin çevresinden geçenlerin etkilendiğini yüzyıllar öncesinden haber veriyor. Biz de tüm bunlardan hareketle kokuyu merkeze alarak teknoloji ile koku merakını buluşturan, esans ticaretinde ihracat rekorları kıran ve kurduğu Koku Akademisi ile bu işin eğitimine gönül vermiş üç farklı portreyi, Platin okuyucuları ile buluşturduk.

SELUZ KİMYA CEO 'SU MURAT ÖZTÜRK

Güzel kokunun peşine takılıp çıktığımız yolculukta ikinci durağımız, esasns kategorisinde Türkiye'nin ihracat lideri bir isim oluyor. Murat Öztürk, Almanya'da doğup büyümüş, İsviçre'de eğitim alarak koku sektörü ile tanışmış ve Türkiye'de nitelikli koku tasarımı ve üretimi konusunda yüksek teknolojili bir yatırım fikrini hayata geçirmiş. Öztürk, fikirden tam entegre robotik esans üretim merkezine giden yolculuğu şöyle özetliyor: "Potansiyeline çok inandığım ülkeme dönüş yaptıktan sonra bir süre koku alanında ticari çalışmalarım oldu. Sonrasında da tüm dünyada sektör için örnek olabilecek bir yatırım yapmak için kolları sıvadık. İlk kuruluşumuz 2007'ye tekabül ediyor. 2010'da ise hayalimizdeki yüksek teknoloji altyapısına sahip modern fabrikamızın inşaatına Silivri'deki kendi arsamız üzerinde başladık. Böylece Türkiye ve Orta Doğu'nun ilk tam entegre robotik esans üretim tesisini %100 Türk sermayesi ile kurduk."

"KALİTELİ KOKU İÇİN OLMAZSA OLMAZ KRITER; MÜŞTERİLERİN İHTİYAÇ VE BEKLENTILERİNE GÖRE HAREKET ETMEK"

Ar-Ge, üretim ve yönetim kampüsü ile toplam 40 bin m2 üzerinde bir alanda faaliyet gösteriyorlar. Tutkuyla yürüdüğü yolda bölgenin en önemli oyuncularından biri haline geldiklerine vurgu yapan Öztürk, 2018'den beri koku kategorisinde Türkiye'nin ihracat lideri olduklarının altını çiziyor. Kaliteli koku için olmazsa olmaz kriterin; müşterilerin ihtiyaç ve beklentilerine göre hareket etmek olduğunu belirtiyor. Öztürk, Ar-Ge Merkezi ve teknolojiye olan yatırımların devamlılığını sağlanın önemine dikkat çekiyor: "Katma değerli ve sürdürülebilir büyüme için son teknoloji ile çalışmak, üretim yapmak ve bu teknoloji sayesinde hızlı ve güvenilir sonuç alabilmek çok önemli. Şu ana kadar yaptığımız yatırımlar sayesinde dünyada eşi az görülen laboratuvarlara ve el değmeden üretim yapabildiğimiz yüksek hassasiyetli robotik hatlara sahibiz. Şirketimiz bünyesinde her biri global arenada bu işin en iyileri olarak gösterilen dört kıdemli parfümörümüz ve altı kıdemli aromatisyenimiz bulunuyor. Bu kadrolar gibi gerekli her alanda dünyanın neresinden olursa olsun uzman kişilere 'expat' olarak ekibimizde yer veriyoruz. Bu değerli insanlar İstanbul'a yerleşerek Seluz'un bir parçası oluyor." Avrupa'dan Amerika'ya, Orta Doğu'dan Asya'ya uzanan birçok ülkeye ihracat yaptıklarını belirten Öztürk, "İhracatımızın önemli bir kısmını dünyadaki tüm esans üreticileri için en cazip bölgelerden biri olan Orta Doğu pazarı oluşturuyor. 2021 yılını yarıya yakını ihracat olmak üzere 67 milyon dolar ciroyla kapattık. Bu da bize yine esans kategorisinde Türkiye'nin ihracat liderliği başarısını getirdi" diyor.

"2021 YILINI, YARIYA YAKINI İHRACAT OLMAK ÜZERE 67 MİLYON DOLAR CİROYLA KAPATTIK. BU DA BİZE YİNE ESANS KATEGORİSİNDE TÜRKİYE'NİN İHRACAT LİDERLİĞİ BAŞARISINI GETİRDİ"

Kokulab Kurucusu Özlem Kahvecioğlu

"EN ÖNEMLİ MİSYONUMUZ, KOKU KÜLTÜRÜNÜ YENİ ÇAĞ İLE BULUŞTURMAK"

Kişiye özgü koku konusunda ilk durağımız Kokulab oldu. Kokulab, programlanan bir yapay zeka ile başka hiçbir yerde olmayan ve sadece size özel parfümü üreten butik bir koku laboratuvarı. Özlem Kahvecioğlu, çocukluğundan beri en önemli ilgi alanının kokular olduğunu belirtiyor. Macerasını; "Annemin parfüm koleksiyonunu koklayarak büyüdüm. İTÜ'de Endüstri Mühendisliği okurken de yapay zeka alanına yoğunlaştım. Bu süreçte kokular ve parfümler hobi olarak hep hayatımdaydı. Mezun olduktan sonra yapmaktan keyif aldığım şeyi uzmanlık alanımla birleştirmeyi düşündüğümde de Kokulab fikri ortaya çıktı. Yapay zeka ile kişiye özel parfüm üretttik" diyerek özetliyor. Teknolojiyi koku zevkiyle birleştiren Kahvecioğlu, kişiye özel parfüm tasarımının dünyada yaygın olduğuna dikkat çekiyor ve gelecek hedeflerini sıralıyor: "Kişiye özel parfüm üreticileri olarak Türkiye'de sayımız az olsa da, Kokulab olarak bu işi yaparken bir farklılık ortaya koymak istedik. Yüzyıllardan beri var olan geleneksel kişiye özel parfüm tasarımını, 21. yüzyılın yapay zeka teknolojisi ile birleştirme fikri çok cazipti. Kokulab olarak insanların parfüm zevklerini, parfüm içeriklerinin olduğu büyük veritabanları ile harmanlayan bir yapay zeka mekanizması oluşturduk. Şimdilerde ise kişilerin temel zevkleri ve yaşam tarzlarından, onlara en uygun olabilecek parfümleri onlar için tasarlıyor ve üretiyoruz. Hedefimiz ise Avrupa'dan gelen bu kültürü, yeni çağa adapte olmuş bir şekilde tüm dünya başkentlerinde Kokulab markasıyla var etmek."

EV KONFORUNDA PARFÜM TASARIMI

En önemli misyonlarının, koku kültürünü yeni çağ ile buluşturmak olduğunu belirten Kahvecioğlu, kişiye özel kokuya ulaşmak isteyenler için kolay yolu da paylaşıyor: "Müşterilerimizle herhangi bir seans yapmadan, bu tecrübeyi ev konforunda yaşatabilmek, herkese rahatça ulaşabilmemizi sağlıyor. kokulab.com.tr internet sitesini ziyaret eden misafirlerimizi tanımak adına yapay zekamız 10-15 soruluk mini bir anket yapıyor. Cevaplara göre laboratuvarımıza onların koku profillerini ve onlara uygun olacak üç adet parfüm formülünü gönderiyor. Bu formüllere yaptığımız dokunuşlarla onlara özel olarak hazırlanan üç adet demoyu adreslerine gönderiyoruz. Son tercihini yapan müşterimize asıl parfümünü EDP kalitesinde hazırlayarak; özel şişesinde, kişiye özel etiketiyle gönderimini tamamlıyoruz."

KOKU AKADEMİSİ KURUCUSU

Bihter Türkan Ergül

"BİR KOKU MEDENİYETİNDE YAŞIYORUZ"

"YÜZYILLARDAN BERI VAR OLAN GELENEKSEL KIŞIYE ÖZEL PARFÜM TASARIMINI, 21. YÜZYILIN YAPAY ZEKA TEKNOLOJISIYLE BIRLEŞTIRME FIKRI CAZIP GELDI"

1880'de II. Abdülhamid tarafından temelleri atılan bir binada faaliyet gösteren Koku Akademisi, koku konuunda üzerinde yaşadığımız coğrafyanın ne denli zengin olduğu hakikatini anlatma gayesiyle ortaya çıkmış. Akademinin kurucusu olan Bihter Türkan Ergül, akademiyi kurarken tüm dünyaya baktıklarını ve incelediklerini fakat herhangi bir örnekle karşılaşamadıklarını belirtiyor. "Koku Akademisi dünyada ilk ve tek. Bu yola adım attığımızda 1946'da Paris'te kurulan bir parfüm okulu vardı. Onlar yalnızca parfüme odaklanırken bizim müfredatımızda aromaterapi, gastronomi, tarih, parfüm tasarımı, gen-koku hastalıkları, ziraat, damıtma, üretim ve kozmetik gibi dersler bulunuyor. Bu topraklar koku tarihi bakımından oldukça zengin. Gayemiz, bunu tüm dünyaya anlatmak" diyor. Ergül yaptığı işe sahip çıkışını ise "Bu akademi için Paris'ten izin aldın mı? diye çok soran oldu. Ne izni alacağım, biz daha iyisini yapıyoruz demenin haklı gururunu yaşadım" şeklinde aktarıyor. Yine öğreniyoruz ki Belçika, Fransa, Almanya, ABD ve Avustralya akademiyi ülkeleri için modellemek istiyorlarmış. Bihter Türkan Ergül; Bulgaristan göçmeni bir ailenin çocuğu. Küçük yaşlardan itibaren koku, onun için bir aşka dönüşmüş. Öyle ki ailesi koku hassasiyetinden endişe edip doktorlara bile götürmüşler. Kurumsal iş hayatını da koku sevdası sebebiyle noktalamış Ergül... Kokunun tarladan şişeye bir serüven olduğunu belirten ve Isparta'da gül tarlaları da bulunan Ergül, gülleri 'Ya Rahim' esmasıyla topladıklarına dikkat çekiyor. Bunun geçmişten günümüze böyle yapıldığını ve orakla ya da makasla kesilmediğini vurguluyor. Tasavvufta "Gülün huzurunda olmak edep ister" denildiğine atıfla, gülü toplarken çok naif davranıldığını ve tek tek toplandığını söylüyor. "Gülü, bakır ibrikte meşe ya da gürgen ağacında kaynatırsınız. Altını hafif açarsınız ki gül haşlanmasın. Gül ruhunu suya aheste bir biçimde nakş eder. Bu yolculuğa elinizden geldikçe saygılı davranırsanız gül de şifasını size sunar. Bir böyle damıtılan gül suyu var bir de arıtma musluktan geçen suya gıda esansı koymak var. Bu topraklarda bulunan 8 bin yıllık kil tabletlerde gül suyundan bahsediliyor. Bizler bir koku medeniyetinde yaşıyoruz pek farkında olmasak da... Kültürümüze tüm bunları bilerek ve uygulayarak sahip çıkacağız."

"BU TOPRAKLARDA BULUNAN 8 BİN YILLIK KIL TABLETLERDE GÜL SUYUNDAN BAHSEDİLİYOR. BİZLER BİR KOKU MEDENİYETİNDE YAŞIYORUZ PEK FARKINDA OLMASAK DA..."

"OSMANLI MEDENİYETİNDE KOKU KÜLTÜREL BİR ÖGEYDİ"

"Osmanlı medeniyetinde koku o kadar önemli bir unsur ki adeta kültürel bir öge. Kız istemeden cenazeye, insan ömrünün hemen her durağında bir yerde koku ile temas ediyorsunuz. Örneğin, Osmanlı'da kız görmeye gidildiği zaman zambak kokusu götürülürmüş, bu "Kızınıza talibim" demekmiş. Yine bir elçinin eşi mektubunda yazıyor, "Nurbanu Sultan konuşurken ağzına kokulu bir şeker atıyor. Sözleri o kadar naif ki güzel kokular ile eda ediyor." Yine bir başka örnekte 1593'te Osmanlı'ya ikinci elçi olarak atanan Sir Edward, ülkesine, Kraliçe II. Elizabeth'e bir mektup yazıyor: "Şerefime bir yemek verildi, yemeğe oturmadan önce elime güzel kokulu bir su döktüler. Daha sonra öğrendim ki bu buhur suyu. Hastalık yapan mikropları öldürüyormuş, nasıl yapıldığını da anlattılar." Elçi öğrendiği kadarıyla tarifi de veriyor mektupta ve "Bunu biz de ülkemizde kullanmalıyız" diyor. 400 yıl boyunca gen hafızamızı taşıdığımıza dikkat çeken Ergül, "Koku hafızamız çocuklarımıza aktarıldı. Bebekler dünyaya geldiğinde tamamen gelişen tek algısı koku duyusudur. Kokunun psikoloji üzerinde de etkisi olduğunu biliyoruz. Kokular direkt beynimizin ilkel bölümüne hükmettiği için mesaj verme özelliğine sahiptir. Bir koku ile iştah açabilir ya da kapatabiliriz. Koku ile insanları mutlu edebildiğiniz gibi hüzünlendirebilirsiniz de. Altı saniye içinde aldığımız koku, hormonlarımızı etkiler" diyor. Ergül'e göre parfümün kişiye özel olması gerekiyor. Ergül, kişiye özel parfüm tasarımları için kişisel bir analiz testi yapıyor. Bu test ile hormonal dengeler, tensel salgılar, yaş, cinsiyet, giyim tarzı ve yeme-içme alışkanlıkları ortaya çıkıyor. Bu bilgilerden hareketle parfüm tasarlayan Ergül, "Aynı notalar kullanılarak yüzlerce farklı parfüm ortaya çıkabilir. Koku tasarımında da matematik olmazsa olmaz" şeklinde konuşuyor. Aromaterapi yağlarının son yıllarda ve özellikle Covid-19 sürecinde çok kullanıldığına dikkat çeken Ergül, bunları amacına uygun kullanmak konusunda herkesi uyarıyor: "Kekik yağı, gül yağı, hint udi yağı gibi yağları insanlar yanlış bir biçimde kaşık kaşık içtiler. Bunlar zor bulunan ve değerli yağlar. Toplumumuzun bunları içebilecek kadar zengin olduğunu düşünmüyorum. Demek ki satın aldığımız yağlar hakiki, doğal yağlar değil, vücudumuza zarar verebilirler. O sebeple bunları alırken çok dikkatli olmalı ve kullanım amaçlarına uygun kullanmalıyız."

"AYNI NOTALAR KULLANILARAK YÜZLERCE FARKLI PARFÜM ORTAYA ÇIKABİLİR. KOKU TASARIMINDA DA MATEMATİK OLMAZSA OLMAZ"

EN ÇOK OKUNANLAR